Çoban Sopası
Bir güney Afrikalı kadına atfedilen bir sözdür..’’Özgürlük mü ekmek mi diye sorarsanız bana,özgürlük derim size..Eğer ben özgür olmazsam ekmeğimi çalanlardan nasıl hesap sorabilirim ki..?..’’
Sürekli kafeste yaşayan kuş bilmez özgürlüğü..?
Hep ona yem verecek bir eli bekler.
İçgüdüsel olarak uçmak dürtüsü olsa da,cesareti yoktur..
Öğretilmiş çaresizlik diye adlandırırlar toplumbilimciler bu durumu.
Ben gönüllü esaret tanımını daha uygun buluyorum..
Köyünden başka en fazla bağlı bulunduğu ilçeyi bilen, dağ başında koyun güden bir çoban için özgürlük,köyünün sınırının bittiği ilk tepedir..
Özgür müsün diye sorarsan ona..
Bilmem ki der size...
Mutlu musun diye sorarsan..
Yine bilmem der..
Karnın doyuyor mu diye sorarsan..
Hamdolsun bugün de karnımız doydu der..
Sizin twitter yasağınızın,internet sansürünüzün,hapse atılan gazeteciler için döktüğünüz gözyaşınızın,çok da anlamı yoktur onun için.
‘’İnsan bilmediği şeyi isteyemez ‘’ diye yazar toplumbilimci Erich From..Özgürlüğü bilmeyene özgürlüğü anlatmak, çöl bedevisine kutup ayısını tarif etmeye benzer.
Çoban kardeşime entel tarifle özgürlüğü tarif edemezsiniz
‘’Kuyunun dibindeki kurbağa, dünyayı kuyunun ağzı kadar zannedermiş’’der bir Çin atasözü..
Kuyunun ağzını özgürlük olarak adlandırana,uçsuz bucaksız ufukları,gökyüzünü anlatamazsınız..!!
Kuyunun ağzını özgürlük diye anlatanların karşısında, yenilmeye mahkumsunuzdur..
Dağ başındaki çoban ile ekmeği üstünden,koyunları üstünden,akan deresi üstünden kontak kurabilirsiniz ancak.
Ne kadar yüksek mertebede olursanız olun, bir zamanlar ben de koyun güttüydüm kardeş diye, ana damarı yakalarsanız artık, sizi kendisinden birisi gibi görür.
Bakın Süleyman Demirel’e, çoban sülü edebiyatıyla kırk sene bu milleti güttü.
Rahmetli Ecevit hep gökyüzünü gösterdi.Ufukları gösterdi..!!..özgürlüğü gösterdi.
Ama nafile anlatamadı derdini garip.
Çoban Süleyman’ın sopasını kaldırıp sürüye göstermesi yetti.
En iyi bildiği şey çoban sopasıydı çünkü bu milletin.
Kaderine razı olarak çobanının peşinden gitti.
Koyunların özgürlüğü de çobanların çizdiği sınır kadardır çünkü.
Daha ötesine gitmeye yüreği yetmez hiçbirinin.
Koyunlar için çobanların lütfettiği en büyük özgürlük önlerine konulan ve lütfedilen otları sonsuz iştahla yemektir..
Özgürlük yenmez ki.
Anlatamazsınız.
Anlatamadık.
VE MERHABA.
Evet bundan böyle haftada bir gün sizlerle olacağım sevgili Cephe okuyucuları.Uzun merhaba yazılarını ve uzun veda yazılarını sevmem.Bir yazarı en iyi yazdığı yazı anlatır çünkü.O yüzden önce yazımı okuyun istedim..Ben Kim miyim.?.Torbalı’da 5 yıldır gazetecilik yapan bir yazarım. Geçen hafta Torbalı Postası isimli yeni gazetemizi çıkardık..İlk sayımızı da Cephe matbaasında bastık.Ali Bey ile o vesile ile tanıştık.Ve Torbalı’nın başına bela olmam yetmiyormuş gibi ( bunu neden böyle yazdığımı ileriki dönemde yazdığım yazılardan anlayacaksınız ) gelip buralara da bela olalım dedik..Vallahi suç varsa bu konuda, yarısı Ali Bey’in yarısı benim..Kardeş payı hani. Ben hepinize böyle bir yazara kavuştuğunuz için cümleten geçmiş olsun diyorum..yazdıklarımdan dolayı verdiğim ve vereceğim rahatsızlıklardan dolayı, özür dilemeyeceğimi de peşinen yazıyorum..Haydi görüşmek üzere.
Sürekli kafeste yaşayan kuş bilmez özgürlüğü..?
Hep ona yem verecek bir eli bekler.
İçgüdüsel olarak uçmak dürtüsü olsa da,cesareti yoktur..
Öğretilmiş çaresizlik diye adlandırırlar toplumbilimciler bu durumu.
Ben gönüllü esaret tanımını daha uygun buluyorum..
Köyünden başka en fazla bağlı bulunduğu ilçeyi bilen, dağ başında koyun güden bir çoban için özgürlük,köyünün sınırının bittiği ilk tepedir..
Özgür müsün diye sorarsan ona..
Bilmem ki der size...
Mutlu musun diye sorarsan..
Yine bilmem der..
Karnın doyuyor mu diye sorarsan..
Hamdolsun bugün de karnımız doydu der..
Sizin twitter yasağınızın,internet sansürünüzün,hapse atılan gazeteciler için döktüğünüz gözyaşınızın,çok da anlamı yoktur onun için.
‘’İnsan bilmediği şeyi isteyemez ‘’ diye yazar toplumbilimci Erich From..Özgürlüğü bilmeyene özgürlüğü anlatmak, çöl bedevisine kutup ayısını tarif etmeye benzer.
Çoban kardeşime entel tarifle özgürlüğü tarif edemezsiniz
‘’Kuyunun dibindeki kurbağa, dünyayı kuyunun ağzı kadar zannedermiş’’der bir Çin atasözü..
Kuyunun ağzını özgürlük olarak adlandırana,uçsuz bucaksız ufukları,gökyüzünü anlatamazsınız..!!
Kuyunun ağzını özgürlük diye anlatanların karşısında, yenilmeye mahkumsunuzdur..
Dağ başındaki çoban ile ekmeği üstünden,koyunları üstünden,akan deresi üstünden kontak kurabilirsiniz ancak.
Ne kadar yüksek mertebede olursanız olun, bir zamanlar ben de koyun güttüydüm kardeş diye, ana damarı yakalarsanız artık, sizi kendisinden birisi gibi görür.
Bakın Süleyman Demirel’e, çoban sülü edebiyatıyla kırk sene bu milleti güttü.
Rahmetli Ecevit hep gökyüzünü gösterdi.Ufukları gösterdi..!!..özgürlüğü gösterdi.
Ama nafile anlatamadı derdini garip.
Çoban Süleyman’ın sopasını kaldırıp sürüye göstermesi yetti.
En iyi bildiği şey çoban sopasıydı çünkü bu milletin.
Kaderine razı olarak çobanının peşinden gitti.
Koyunların özgürlüğü de çobanların çizdiği sınır kadardır çünkü.
Daha ötesine gitmeye yüreği yetmez hiçbirinin.
Koyunlar için çobanların lütfettiği en büyük özgürlük önlerine konulan ve lütfedilen otları sonsuz iştahla yemektir..
Özgürlük yenmez ki.
Anlatamazsınız.
Anlatamadık.
VE MERHABA.
Evet bundan böyle haftada bir gün sizlerle olacağım sevgili Cephe okuyucuları.Uzun merhaba yazılarını ve uzun veda yazılarını sevmem.Bir yazarı en iyi yazdığı yazı anlatır çünkü.O yüzden önce yazımı okuyun istedim..Ben Kim miyim.?.Torbalı’da 5 yıldır gazetecilik yapan bir yazarım. Geçen hafta Torbalı Postası isimli yeni gazetemizi çıkardık..İlk sayımızı da Cephe matbaasında bastık.Ali Bey ile o vesile ile tanıştık.Ve Torbalı’nın başına bela olmam yetmiyormuş gibi ( bunu neden böyle yazdığımı ileriki dönemde yazdığım yazılardan anlayacaksınız ) gelip buralara da bela olalım dedik..Vallahi suç varsa bu konuda, yarısı Ali Bey’in yarısı benim..Kardeş payı hani. Ben hepinize böyle bir yazara kavuştuğunuz için cümleten geçmiş olsun diyorum..yazdıklarımdan dolayı verdiğim ve vereceğim rahatsızlıklardan dolayı, özür dilemeyeceğimi de peşinen yazıyorum..Haydi görüşmek üzere.