Delican’dan Grev Mesajları
İzmir’de toplu ulaşımın can damarı olan 111 kilometrelik raylı sistem hattı İZBAN’ınDemiryol-İş sendikasının grev kararıyla devre dışı kalmasının ardından tartışmalar sürerken, AK Parti İl Başkanı Bülent Delican’dan önemli açıklamalar geldi.
AK Parti İl Başkanı grevin 4’üncü gününde yaptığı açıklamada, sorunun çözümü için taraflarla görüştüğünü belirtirken, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun mesajlarını eleştirdi. Delican ayrıca kentin sorunlarıyla ilgili her defasında Başbakan Yıldırım’a gitmenin doğru olmayacağını ifade etti. Başkan Bülent Delican Ege TV yayınında verdiği mesajlarla sorunun çözümü için taraflar diyalog çağrısı yaptı.
Delican, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun vatandaşlara yaptığı ‘Yola erken çıkın’ çağrısı ve zam açıklamasını eleştirirken, kentin sorunları için her zaman Başbakan Binali Yıldırım’a başvurulmasının da doğru olmadığını ifade etti.
İzmir Sırtını İzban’a Yaslamış
Delican krizle ilgili, “İzmir’de önemli ve yönetilemeyen bir kriz var. Haziran ayından beri görüşmelerin sürdüğünü biliyoruz. Bu sorun bugünlere kalmamalıydı. İzmir ulaşım ağında sırtını İZBAN’a yaslamış durumda. Çok büyük bir yük kaldırıyor. 111 kilometrelik bir yol ve günlük 300 bin yolcu kapasitesi ile İzmir adına çok önemli bir hizmet veriyor. 3 gündür de yokluğunu hissederek İzmirlilerle birlikte yaşıyoruz” dedi.
Topu Belediyeye De Atabilirim, Görüşmelerim Rahatsız Etmemeli
Sorunun çözüme kavuşması için tarafları dinlediğini ifade eden Delican, “Ben bir il başkanı olarak bundan son derece rahatsız olduğum için taraflarla görüşmeye gittim. İZBAN Genel Müdürü’yle görüştüm. Sendika başkanı ve işçi kardeşlerimizle, TCDD Bölge Müdürü’yle görüştüm. Aziz Bey’le telefonda görüştüm. Biz klasik bir siyaset anlayışı içinde değiliz. Çok rahat eleştiririm. ‘Şu nedenlerden yapılmadı’ derim topu belediyeye de atabilirim, sonrasında da karşı taraftan hamle beklerim. Artık bu şekilde siyasetçi devri kapandı. Kentin bir sorunu varsa buna sahiplenmek ve çözmek benim birinci görevim. Her ne kadar teşkilat çalışmalarını yapacak olsam da bu kentin siyasal olarak genel başkanımızın temsilcisi benim. Bu maksatla yapmış olduğum görüşmeler de kimseyi rahatsız etmemeli” diye konuştu.
İzmir’in Üzerinde Veballeri Oldu
Delican, “Vatandaşın bu derece çileli olmasından rahatsız olduğum için işçi kardeşlerimin bu işi uzatmasından emeğe olan saygımız da olsa bu 340 kişinin daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyordum ama her zaman her iki tarafı da dinlemek gerekiyor. İşçi kardeşlerimizle görüştüm. Uzlaşının ne kadar değerli olduğunu hatırlattım. İzmir’in üzerinde bu arkadaşların bir vebali oldu. Çünkü bu kadar insan işine, okuluna gidiyor. Aynı zamanda bu insanların da bizim üzerimizde vebali olduğunu söyledim. Bu insanlar mutlu olduğunda o trenleri çok daha sağlıklı sürecekler. Asgari ücretin de altına inen uygulamalarda bu insanlar makinist olarak o trenlerin başına geçtiğinde bizim evlatlarımızı da taşıyorlar, unutmayalım. O insanları da memnun etmek zorundayız. Burada biz uzlaşı yolu bulmak zorundayız. Benim gördüğüm en büyük eksiklik bir; diyalog eksikliği, iki; ücret eksikliği… İki tane eksiklik var” açıklamasını yaptı.
İzmirliye Bu Eziyetin Son Bulması Gerekir
Delican, “Başkan diyor 'Ben yüzde 15 verdim…' Bir kere bu ortak bir şirket... Ortak şirkette ücreti bir kişi vermez. Ortaklar bir karar alır. Ben verdim deyip de lütfediliyormuş gibi çok da doğru gelmiyor bana.
İZBAN yüzde 15 vermiştir. Tekrar diyalogla iyileştirme yapılır. İşçi kardeşlerimizden de uzlaşı bekliyoruz. Oturup konuşulması gereken bir konu gazete köşelerinden takip edilmez. Bu işin taraflarca oturularak çok net bir şekilde çözülmesi gerekir. İzmirliye bu eziyetin son bulması gerekir” dedi.
Erken Kalkın Demekle Sorun Çözülmez
Delican sistemin durmasıyla beraber ortaya çıkan maddi zarara değinirken, sorunları çözümü için her defasında Başbakan Yıldırım’a gitmenin doğru olmayacağını belirtti.
Delican, “Her gün 270 bin liralık bir zarar var. Zaten 3 günde bu işçilerin istediği gitti. Bu sorunun çözümsüzlüğü yüzünden işçilerin bir yılık alacağı gitti. Bu inatlaşmaya devam etmek daha nelere mal olacak bunu göreceğiz. İzmirlilerden bu fedakarlığı ‘erken kalkın’ diye beklemeyelim. Yöneticiler milleti erken kaldırarak bu sorunu çözemezler. Ek seferlerle de çözemezler. Bu ek seferler ayrıca bir maliyet. Kentin sorunlarının çözülmesi için yöneticilerin sorumluluk alması gerekiyor. Biz her sorunu başbakana mı taşıyacağız? ‘ÇED’ diyoruz Başbakanımıza gidiyoruz çözülüyor. ‘Pazar yeri’ diyoruz başbakanımıza gidiyoruz çözülüyor. ‘Çöp’ diyoruz başbakanımıza gidiyoruz çözülüyor. Allah ondan bin kere razı olsun. İzmir’in bütün sorunlarını çözüyor. Bu konuda zaten hükümetimiz de kayıtsız değil. Ama biz İzmir olarak, kent olarak her seferinde bu işlere gitmeyelim. Aramızda çözelim. Haziran’dan beri bu çözülmez mi? Müsteşar yardımcımız da geldi, taraflarla görüştü. Sorunun çözümü için canla başla çalışıyorlar. Her iki taraf açısından da diyalogun çok önemli olduğunu düşünüyorum. İşçi kardeşlerimiz tabi ki evine ekmek götürecek, çocukları var ama bir yandan da işe, okula gitmesi gereken İzmirliler var. 300 bin kişi 4’le çarpın bir de trafiktekileri koyun 2 milyon kişiyi direk ilgilendiren bir konu. Benim buna kayıtsız kalmam mümkün değil. Bir il başkanı olarak bunun sonuna kadar peşinde olacağım” ifadelerini kullandı.