İşte O Benim Öğretmen
Ödemiş’te Öğretmenler Günü sebebi ile öğretmenler arasında düzenlenen şiir yarışmasında Hatipoğlu Hasan Erdem İlkokulu Müdür Yardımcısı Ahmet Okanoğlu’nun 1. olan şiiri;
İŞTE O BENİM ÖĞRETMEN
Suya yazı yazmaktır parmaklarımla,
Bazen de taşa kazımak tırnaklarımla.
Bazen gözlerimden yaş damlar ,
Bazen de kan, işte o benim, öğretmen
Hayallerim vardı, ders kitaplarına sığmayan,
Yazı tahtasından, sıralardan taşan.
Kalemlerin ucundan çıkan kurşun,
Defterlerden saçılan, işte o benim, öğretmen.
Dağ çiçeklerini getirdin, cennet güllerini,
Sere serpe serdin önüme güzellikleri.
İşle dedin nakış nakış, iklim iklim,
Yayılsın tümyurduma, işte o benim, öğretmen.
Sorsaydın beni, bir öksüzün gözünde bulurdun.
Arasaydın beni, bir yetimin ellerinde kalem olurdum.
Tutsaydın, çağlardım nehirlergibi, bir çocuğun gönlünde
Sevgi olurdum, işte o benim, öğretmen.
Sorsaydın beni, tarihin tozlu sayfalarına
Fatih ile İstanbul’da, Atatürk ile Dumlupınar’da bulurdun,
On beş Temmuz’da Ömer Halis Demir’in gözlerinde,
Şehidin son örtüsü olurdum, işte o benim, öğretmen.
Adını koyamadığım bir sevgi,
Ne aşk romanında var bunun tarifi,
Ne de bir siyah beyaz sinema filmi,
Ne de çizdiğin resim, işte o benim, öğretmen.
Saklıyım, en saf gönle sahip bir yerde,
Çıkmasını bekliyor, belkiyarın belkiötelerde,
Tohum fidan oldu, meyve verdi her yerde,
Bahçıvanım ismi lazım değil, işte o benim, öğretmen.
Mehmet Öğretmen
Elinde bir boş valizle
Ama bin dolu yürekle
Gitmişti Mehmet Öğretmen
Norşinin bir köyüne
Susayan çiçeklere,
Çatlayan topraklara
Su vermeye
Cehaletin karanlığında
Kör olan kalpleri
Bir mum ışığı ile aydınlatmaya
Gitmişti Mehmet Öğretmen
Bilmedikleri okumadıkları
Bir kitabı okudu onlara
Sevgi kitabının ilk sayfalarını
Ezberletti susayan çiçeklere.
Görmedikleri ebem kuşağını çizdirdi
Gönül sayfalarına
Taş atan çocuklara
Sek sek oynattı, ip atlattı
Saklambaç oynattı,
Gözleri kapatırken,
Gönülleri açtı Mehmet Öğretmen
Çiçeklere göz oldu ışık oldu
Dillere söz oldu nakış oldu
Elde kalem yüreklere sevgi
Ağızlarda türkü oldu,
Mehmet Öğretmen.
Norşinde güneş bir başka doğdu
Bitliste bir başka,
Siirtte bir başka
Türkiyemin her bucağında
Bir başka
Karanlıklar aydınlıklarda
Boğuldu
Her bir çiçeğin elinde
Şimdi Mehmet öğretmen oldu
Ancak boş durmadı cehalet
İstemiyordu çiçeklere su verilmesini
Açmasını, tomurcuk verilmesini,
Küçücük pamuk ellerden,
Misk kokular yayılmasın,
Sevgi tomurcukları açmasın
Öfke yayılmasıydı emelleri
İşte emellerine ulaştı Kötü mihraklar
İşte masum bir cana daha kıydılar
Hani Çanakkale’de, Sakarya’da
Omuz omuza savaşmıştık,
Hani Cumhuriyeti beraber kurmuştuk.
Unutmayın Bu bir çıngıraklı oyun
Yılan, dün belliydi bugün de belli
Olmayın kurda koyun
Öğretmen Mehmet’in yerine
On binlercesi gelir
Sizin bir kurşununuzla mı
Bu kalemler tükenir
Sözün bittiği yer burası olmalı
Gözlerden yaş gönüllerden sevgi akmalı
Şimdi birlik zamanı Yaraları sarmalı
Ayrılık yok gayrılık yok yes’e düşmeyelim
El ele verip hep birlikte
Bu vatanı yüceltelim
İŞTE O BENİM ÖĞRETMEN
Suya yazı yazmaktır parmaklarımla,
Bazen de taşa kazımak tırnaklarımla.
Bazen gözlerimden yaş damlar ,
Bazen de kan, işte o benim, öğretmen
Hayallerim vardı, ders kitaplarına sığmayan,
Yazı tahtasından, sıralardan taşan.
Kalemlerin ucundan çıkan kurşun,
Defterlerden saçılan, işte o benim, öğretmen.
Dağ çiçeklerini getirdin, cennet güllerini,
Sere serpe serdin önüme güzellikleri.
İşle dedin nakış nakış, iklim iklim,
Yayılsın tümyurduma, işte o benim, öğretmen.
Sorsaydın beni, bir öksüzün gözünde bulurdun.
Arasaydın beni, bir yetimin ellerinde kalem olurdum.
Tutsaydın, çağlardım nehirlergibi, bir çocuğun gönlünde
Sevgi olurdum, işte o benim, öğretmen.
Sorsaydın beni, tarihin tozlu sayfalarına
Fatih ile İstanbul’da, Atatürk ile Dumlupınar’da bulurdun,
On beş Temmuz’da Ömer Halis Demir’in gözlerinde,
Şehidin son örtüsü olurdum, işte o benim, öğretmen.
Adını koyamadığım bir sevgi,
Ne aşk romanında var bunun tarifi,
Ne de bir siyah beyaz sinema filmi,
Ne de çizdiğin resim, işte o benim, öğretmen.
Saklıyım, en saf gönle sahip bir yerde,
Çıkmasını bekliyor, belkiyarın belkiötelerde,
Tohum fidan oldu, meyve verdi her yerde,
Bahçıvanım ismi lazım değil, işte o benim, öğretmen.
Mehmet Öğretmen
Elinde bir boş valizle
Ama bin dolu yürekle
Gitmişti Mehmet Öğretmen
Norşinin bir köyüne
Susayan çiçeklere,
Çatlayan topraklara
Su vermeye
Cehaletin karanlığında
Kör olan kalpleri
Bir mum ışığı ile aydınlatmaya
Gitmişti Mehmet Öğretmen
Bilmedikleri okumadıkları
Bir kitabı okudu onlara
Sevgi kitabının ilk sayfalarını
Ezberletti susayan çiçeklere.
Görmedikleri ebem kuşağını çizdirdi
Gönül sayfalarına
Taş atan çocuklara
Sek sek oynattı, ip atlattı
Saklambaç oynattı,
Gözleri kapatırken,
Gönülleri açtı Mehmet Öğretmen
Çiçeklere göz oldu ışık oldu
Dillere söz oldu nakış oldu
Elde kalem yüreklere sevgi
Ağızlarda türkü oldu,
Mehmet Öğretmen.
Norşinde güneş bir başka doğdu
Bitliste bir başka,
Siirtte bir başka
Türkiyemin her bucağında
Bir başka
Karanlıklar aydınlıklarda
Boğuldu
Her bir çiçeğin elinde
Şimdi Mehmet öğretmen oldu
Ancak boş durmadı cehalet
İstemiyordu çiçeklere su verilmesini
Açmasını, tomurcuk verilmesini,
Küçücük pamuk ellerden,
Misk kokular yayılmasın,
Sevgi tomurcukları açmasın
Öfke yayılmasıydı emelleri
İşte emellerine ulaştı Kötü mihraklar
İşte masum bir cana daha kıydılar
Hani Çanakkale’de, Sakarya’da
Omuz omuza savaşmıştık,
Hani Cumhuriyeti beraber kurmuştuk.
Unutmayın Bu bir çıngıraklı oyun
Yılan, dün belliydi bugün de belli
Olmayın kurda koyun
Öğretmen Mehmet’in yerine
On binlercesi gelir
Sizin bir kurşununuzla mı
Bu kalemler tükenir
Sözün bittiği yer burası olmalı
Gözlerden yaş gönüllerden sevgi akmalı
Şimdi birlik zamanı Yaraları sarmalı
Ayrılık yok gayrılık yok yes’e düşmeyelim
El ele verip hep birlikte
Bu vatanı yüceltelim