Avukat Didem Zeyrek Arabuluculuk Sistemini Anlattı
İşçi ve işveren arasındaki problemler ile ilgilenen iş mahkemelerinin işleyiş tarzını değiştirecek yasa tasarısı TBMM gündemine taşınıyor. Tasarı, işçi tazminat süreleri ve işe iade gibi durumları da düzenliyor.
Bu tasarıyla birlikte işçinin tazminat itirazı süresi 10 yıldan 2 yıla indiriliyor. Bu tasarı ile birlikte tazminat sorunlarının arabuluculuk büroları tarafından 3 haftada çözüme kavuşturulması şartı getiriliyor. Çözüme kavuşmayan durumlarda mahkemeye müracaat edilecek.
Çoğumuz arabuluculuk sistemini geçenlerde ilk kez bu haberle duymuştuk. Sistemin nasıl işlediğine, kimlerin arabulucu olabildiğine ve çözüm sürecinde izlenen yolun ne olduğuna ise kamuoyu biraz yabancı.
Ödemiş’te Avukat Didem Zeyrek aynı zamanda arabuluculuk görevini sürdürmekte. Ödemiş’teki tek yetkili arabulucu olan Zeyrek, bizlere konuyla ilgili oldukça bilgilendirici bir beyanda bulundu.
Öncelikle arabuluculuğun tanımı nedir?
“Arabuluculuk, günümüzde dostane yollarla uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde en yaygın olarak bilinen ve uygulanan uyuşmazlık çözüm yöntemidir.”
“Arabulucu, bu süreçte karar veren kişi değildir. Hatta taraflara herhangi bir çözüm de önermez. Taraflar uyuşmazlığı kendileri uzlaşarak çözerler. Arabulucu, tarafların aralarındaki asıl uyuşmazlığı ve menfaatlerini tespit ederek bu konularda tartışmalarını ve çözüm bulmalarını sağlamaya çalışır. Burada taraflar kendi çözümlerini kendileri üretirler ve bunu yaparken birbirlerini anlamaya çalışırlar.”
Hangi durumlarda arabulucuya başvurulabilir?
“Arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri konularda mümkündür. Daha açık bir ifadeyle; kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda taraflar arabulucuya gidebilirler. Tarafların sözleşme konusu yapamayacakları konularda örneğin ceza davalarında, nüfus kaydına ilişkin davalarda veya çocukların velayetine ilişkin davalarda arabuluculuk mümkün değildir.”
“Taraflar arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak ve bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbesttir. Kendi isteğiniz ile başlattığınız bu süreci yine kendi isteğinizle sona erdirip mahkemeye başvurabilirsiniz.”
“Süreç sonuçlanıncaya kadar arabuluculuk sürecinde taraflar, davadan farklı olarak herhangi bir harç yatırmak zorunda olmayıp, tebligat, bilirkişi, tanık ve keşif gibi giderler de ödemezler. Sadece, faaliyet süresine göre arabulucuya, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine uyarınca ücret ödenir. Ayrıca, özel bir toplantı yeri vs. gerekiyorsa, bu masrafların ödenmesi gerekir. Taraflar eğer avukatları ile bu sürece katılacaklarsa avukatlarına da ücret ödeyeceklerdir.”
“Taraflar arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşmaya varırlarsa bu anlaşmayı, asıl uyuşmazlık hakkındaki yetki ve görev kurallarına göre belirlenecek olan hukuk mahkemesine ibraz edip, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh verilmesini talep edebileceklerdir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır. İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, niteliği itibariyle bir çekişmesiz yargı işi olduğundan buna ilişkin inceleme dosya üzerinden de yapılabilecektir. Ancak, uyuşmazlık konusu aile hukukuna ilişkin ise bu işlemler aynı usulle belirlenecek aile mahkemesince ve duruşmalı olarak yapılacaktır. Eğer, davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa gidilmiş ise, kuşkusuz ki yukarıdaki iş ve işlemler davaya bakan mahkemece yerine getirilecektir.”
Arabuluculuk yoluyla anlaştığımda avantajlarım nedir?
Avukat Zeyrek; arabuluculuk yoluna gidildiğinde kişinin sağladığı avantajları şöyle sıraladı:
- Dava boyunca yapmak zorunda kalacağınız tüm masraflardan (posta gideri, bilirkişi, keşif vb. masraflar, yol giderleriniz gibi) ve yargılama nedeniyle diğer işlerinizden kısıtlayıp, adliyeye ayırmak zorunda kalacağınız zamandan tasarruf etmiş olursunuz.
- Mahkemeye göre daha kısa sürer.
- Sonuç, tarafların kontrolündedir.
- Geleceğe bakılır, mevcut hukuki durumun değil, menfaatin korunması esastır.
- Güvenirlik ve gizlilik önemlidir; taraflar mahkeme önünde konuşamayacaklarını burada rahatlıkla konuşabilirler.
- Psikolojik ve sosyolojik riski azdır; daha az yeni sorun doğurur.
- Tarafların anlaştıkları yöntem ve çözüm tarzı esastır, esnektir.
- Anlaşmayla çözülür; iki tarafta kazanır, tarafların sosyal ve ekonomik ilişkileri devam eder.
Başta söz ettiğimiz yasa tasarısına da değinen Zeyrek; “Şu an Adalet Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‘nın üzerinde çalıştığı İş Mahkemeleri Kanunu Taslağı yasalaştığında, işçiler, işveren hakkında dava açmadan önce arabulucuya gitmek zorunda olacaklar arabulucuya gitmeden işveren hakkında dava açamayacaklar. Ancak, işçi arabulucuda işverenin getirdiği öneriden tatmin olmazsa uzlaşmak zorunda olamayacak.” değerlendirmesinde bulundu.