SON DAKİKA

Baban Da Ölse, Annen De Ölse...



    Tarih 3 Eylül 2014 Yeni Ödemiş Gazetesi..

2014 yılının yaz ayları, Cephe Gazetesi'nin satılacağını öğrenmemizle başlayan süreç..

Satıldı, satılmadı derken 3 Eylülde Yeni Ödemiş Gazetesi yayın hayatına başlıyor..Özellikle 3 Eylül Tarihinde açılışa karar veriliyor, Ödemiş için önemli ve unutulmayacak bir tarih.. 3 Eylül sabahı ofiste katlanmayı bekleyen 1.000 adet gazete...

Katlanacak, dağılacak ve saat 14:00’te açılış var..Akşama, Ödemiş Fuarı'nda gazetenin standında tanıtım yapılacak..

    Baba Yetiş..

Bu gazete basılıyor ama nasıl dağıtılacak kimsenin bir fikri yok.. Hayrettin Sönmez.. Her sabah 5'te kalkar.. Uzun yıllar önce geçirdiği kazada dizlerinde ki lifler koptuğu için 2 kattan fazla merdiven çıkamaz..

Çıktı..

Bürolara, kahvehanelere, odalara, partilerin ilçe binalarına, resmi kurumlara.. Yani, şu an "gazeteye para mı verilir bütçe yok bunun için, zaten okunmuyor" diyen tüm kurumlara tek tek gazete bırakıldı. Bir süre her sabahın 5'inde babam yetişti..
    Katladı, dağıttı..
    Personeli buldu...
    Görünmez el oldu..
    Sistem günden güne oturdu...

    Tarih 16 Aralık 2014; 

Acı haber geldi..

Artık dua etmeye başlamıştık, acıları dinsin diye..Hayatı coşkuyla yaşayan nadir insanlardandı Nurdan Tunç..

Tersti, netti. Kimseyi kırmaz, hep gülümser ama asla bildiğinden vazgeçmezdi..Kendi doğrularında yaşardı o da aynı babam gibi.. İki insan bu kadar birbirine benzeyemezdi..

17 Aralık Öğle vaktinde toprağa verdik..Akşam oldu.. Evin içinde dua sesleri yükselirken, herkes; "Tutku nerede? Annesinin duasını niye yapmıyor?" diye söylenmeye başladı.. Ortalıkta yoktu..Taziye kabul etmiyor..Hiç görünmüyordu.. Çünkü üst kattaki odada gazete dizgisi yapıyordu.. Annesini elleriyle toprağa gömmüştü ama yarın yine gazete çıkacaktı ve baskı beklemezdi..

Hayat devam ediyordu, baskıyı bitirip herkes evine gidecekti.. 34 gün boyunca sabahlarını yoğun bakımda, akşamlarını gazete dizerek geçirmek her kula nasip olmazdı.. Cenaze bitti.. 3 gün lokması dökülmeden iş başı yapıldı..

Annen ölse de o gazete çıkacaktı..

    Tarih 4 Mart 2016...

En Kara hafta, en kara cuma.. O hafta gencecik bir belediye çalışanı motosikletle feci bir kaza geçirdi.. Çocuklar yetim kaldı.. Şoförler Sitesi’nde çıkan yangında ikizlerden biri hayatını kaybetti.. Hafta bitmiyordu.. Cuma saat 19:00 oldu ama hala ofisten çıkamamıştım, telefonum çaldı, Dilek Acar Özdemir telefonun diğer ucundaydı..

"Dilek" dedim, "ben artık bu haftayı bitiriyorum, dayanamıyorum, bu nasıl bir hafta oldu hep acı hep acı... Yarın bile çalışmak istemiyorum, oğlanı alıp eve geçeceğim.." dedikten sonra çıktım..

O akşam kollarımın arasında kaybettiğim babamı ertesi sabah toprağa verdik.. 5 Mart 2016 Cumartesi; Cephe Gazetesinde yayınlanan taziye ilanı ile..

Baban ölse de o gazete çıkar...

    Tarih 9 Haziran 2016..
Bir anne daha gitti.. 2015 Kasım ayından beri İzmir’i, Ankara’sı gidilmeyen doktor, hastane kalmamıştı.. Sadece çalışma arkadaşımız değil, yol arkadaşımız, can yoldaşımız, gazetemizin müdürü Özlem Yamantürk..

Gündüzleri işte, akşamları yoğun bakımda, bir gün İzmir’de bir gün gazetede, bir gün Ankara’da, 3 gün gazetede.. 8 Haziran günü ofisteyim telefonun arkasında yine kötü gün dostu Dilek Acar Özdemir...

"Dilek" dedim "Özlem’le Tuğçe annelerini İzmir’e hastaneye götürdüler. Tuğçe’nin annesine de yatış vermiş doktor.. Allah beterinden saklasın.. Yarın çıkarlar inşallah.. Halledeceğiz bir şekilde işleri artık.."

Dedi ki; "üzülme hallederiz bir şekilde.."

Hallettik..

Ertesi sabah bir acı haber daha geldi... İzmir’e gittik.. Cenazemizi getirdik.. 10 Haziran Günü toprağa verdik.. 10 Haziran Cuma, Cephe Gazetesi’nde yayınlanan taziye mesajı ile..

Annen de ölse o gazete çıkar..

    Tarih 7 Ocak 2017..

Bir baba daha gitti..Yeni yıl, yeni yönetmelik, yeni prosedürler... Yoğunluk içinde geçen bir hafta. Cumartesi toplantısı neler yapmalıyız, nasıl yapmalıyız, herkes gergin ama hepimiz mutlu ve umutluyuz.. Toplantı sonu gülüşmeler.. Pazar günü çalışacağız...
    "Özkan beraber çalışalım mı?"
    "Yok abla, sıkıntı yok ben hallederim..”

Hayatımda tanıdığım insana güven veren nadir insanlardan biridir Özkan Gündoğdu..

"Özkan kağıt bitiyor..", "Sıkıntı yok abla..”
"Özkan bu haber yetişmiyor", "Sıkıntı yok abla..”

Hem işini çözer, hem de güven duygusu verir.. Sadece çalışma arkadaşı değil.. Bizden biridir..
8 Ocak Pazar.. Özkan’ın babasını toprağa verdik.. Yine Dilek Acar Özdemir’le ordaydık. 9 Ocak 2017 tarihli Cephe Gazetesi'nde çıkan taziye mesajı ile..

Baban da ölse o gazete çıkar..

    Bugün; 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü..

Sadece Cephe Gazetesi'nde 9 kişi sigortalı olarak çalışmaktadır..Sektörün içindeki onlarca emekçi, babası ölse de, anası ölse de emek vermekte, evine ekmek götürmektedir. Bütün gün sahada çalışan muhabir haberi yazar, editör tek tek bakar, grafiker saatlerce dizer, matbaacı gürültüler içinde basar, dağıtıcı sabah gün doğmadan dağıtır ve her sabaha sıfırdan başlanır...

Resmi ilan alan bir yerel gazetenin aylık standart gideri, ödediği vergiler hariç 15.000 TL nin üzerindedir. Yani benim diyen esnaftan 5 kat fazla ekonomiye girdi sağlar..

    Bugün; 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü..

    "Gazeteye para mı verilir?" diyen hemşerilerime ,

    "Yerel Gazeteyi kim okuyor ki?" diyen, ancak kendisi ile ilgili bir haber çıktığında yana tutuşa arayan hemşerilerime ,

    "Biz size abone olduk, para verdik vs.vs." diyerek yalakalık bekleyen hemşerilerime ,

    "Ben bunu söylerim ama benim söylediğimi kimse bilmesin siz yazın ama yanarsanız da siz yanın" diyen hemşerilerime,

    "Okunmuyor bu gazete" deyip bedava verilince ilk kendisi alan hemşerilerime,

    Gazeteye olan borcunu aylarca bekletip, gazetesi bir gün geç gelince deliren hemşerilerime,

    Tek haberle solcu gazete-sağcı gazete yaftası yapıştıran hemşerilerime ,

    Olumsuz gördükleri bir haber için gecenin yarısı, sabahın körü demeden arayıp tehdit eden, güzel bir haberde teşekkürü bile gereksiz gören hemşerilerime ,

    Kendisi patron olup ta "patron yok sonra gelin" diyecek kadar pişkin olan hemşerilerime ,

    Sıcakta soğukta sahada olan emekçilere hani senin basın kartın diye soran çok bilgili hemşerilerime,

    Sözüm ona bulunduğu kurumun bütçesini koruyan, yerel gazeteye abone olmanın kurum bütçesini zarara sokacağı görüşünde olan kurum yöneticisi hemşerilerime ,

    10 kişiden 5 tanesinin bir şeylerin, bir yerlerin başkanı olduğu memleketimde sadece seçilecekleri dönem yerel gazete akıllarına gelen hemşerilerime,

    Bulundukları kurumda ya da işletmede, kraldan çok kralcılık yaparak gazetecileri kapıdan gönderip kendini tatmin eden hemşerilerime...

    '10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü' dolayısı ile teşekkür eder, saygılarımı sunarım...