SON DAKİKA

Minik Bedenlere Küçük Dokunuşlar



Anne baba olmaya karar verdikten sonra, beslenmemizin dışında kullandığımız tüm ürünlere ayrı bir özen göstermek durumundayız.

Kullandığımız kişisel bakım ürünler, parfümler, sabunlar, deterjanlar, diş macunları… Evet, bu saydıklarım hayatımızın olmazsa olmazları. Bunlar aracılığıyla vücudumuza yaklaşık 80-100 bin arası kimyasal madde girmekte. Her geçen gün bunlara sınırlar getirmemiz gerekirken biz üzerine ekliyoruz yüzlercesi.

Bir anda aklımıza şöyle bir soru gelebilir "Hangi birinden kaçabiliriz ki. Nasılsa herkes kullanıyor. Ben nereye kadar kaçabilirlim ki." Sevgili okurlarım asla böyle düşünmeyin.

Günden güne artarak yapılan araştırmalar, kimyasalların vücudumuza verdiği zararları aslında açık açık göz önüne seriyor.

Cildimiz en hassas giysimiz!

Ağız yolu ile alınan bir kimyasalın bir kısmı dışarı atılabilirken, deri yoluyla vücudumuza giren kimyasallar doğrudan kana karışıyor. Israrla zararlı kimyasal kullanımından kaynaklı bazı maddeler, normalde vücuttan atılması gerekirken karaciğer, böbrek ve yağ tabakasında birikiyor. Sonuç olarak da böbrek yetmezliği, kanser türleri ve daha birçok hastalığın temelini istemeden de olsa kedi ellerimizle atmış oluyoruz.

Şöyle bir kendi kendinize düşünün lütfen. Çamaşır makineleri hayatımıza girmelerinden önce, annelerimiz çamaşırları leğenler de elleriyle yıkarlardı.  Ve ellerinden,  egzamalar eksik olmaz ve parmak araları açlırdı. Yara olurdu. Çünkü eller deterjanla direk temas halindeydi.

Ayrı bir pencereden bakacak olursak eğer,  minik bebeklerin vücut savunma sistemleri tam gelişmediğinden, kimyasallardan yetişkinlere göre kat kat fazla etkileniyor. İşte bu nedenle onlar için kullanacağımız ürünleri seçerken daha hassas davranmalıyız. Maalesef bebekler daha anne karnında kimyasallarla savaşmaya başlıyorlar. Hamileyken kullanılan diş macununda bulunan 'TIRİCLOSAN' maddesi üzerinde Florida üniversitesinde yapılan bir araştırmada; anne karnındaki bebeğin yeterli oksijen alamadığı ve bu sebepten dolayı bebeğin beyninde kalıcı hasarlara yol açtığı belirlenmiştir.
Bebek ciltlerini korumak için vazgeçilmez olan bebek yağlarını ele almak gerekirse eğer onlarında kaynağı petrol ve bileşenleridir. Bu yağlar bebek teninin nefes almasını engeller. Bunun alternatifi ise bildiğimiz saf zeytinyağı ve badem yağıdır. Bebeklerle ilgili, bir başka doğru bildiğimiz yanlış ise talk pudralar, pişik önleyici kremler. Ne kadar doğal olsalar da içlerinde asbest lifleri bulunabiliyor. Bu lifler Avustralya MELBORN Üniversitesi araştırmalarına göre, özellikle yumurtalık ve üreme organı kanserlerine zemin hazırladığı sonucuna ulaşılmıştır. Talk pudrasının doğal alternatifi ise mısır nişastasıdır. Sonuç olarak talk pudrasıyla aynı işlevi görmektedir.

Elbette ki kimyasalsız bir dünyada yaşamamız maalesef mümkün değil. Ama zararsız doğal alternatifler varken, bebeklerimizin minicik bedenlerini kimyasalların etkisinden koruyabiliriz. Unutmayalım ki onlar bizim bakımımıza muhtaç ve onlar savunmasız.

SAĞLIKLI, MUTLU KALIN...

Çiğdem Sönmez