Hülya`nın Cephesinden
Göründüğü Gibi Değildir Her Şey
Amerikalı Profesör Robert Kelly, BBC'ye evindeki çalışma odasından Skype ile bağlanmış tüm ciddiyetiyle konuşmasını yaparken birden kapı açıldı ve iki tane çocuk içeriye daldı…
Belli ki bu en şekerinden canlı yayın kazasının başrolü iki afacan Kelly'nin çocuklarıydı.
Çocukların göz önünden kaybolarak babalarının yayınını bastığını fark eden genç ve Uzakdoğulu olduğu anlaşılan bir kadınsa panikle gelerek çocukları odadan çıkarttı.
Bu kadın kimdi?
Tüm dünya kadının çocukların bakıcısı olduğunu düşündü. Time, New York Times ve daha nice yabancı medya devleri manşetlerinde "Bakıcı şimdi kovulacak" gibi içeriklere yer verdi.
Ben de ilk izlediğim zaman kadının bakıcı olduğunu düşündüm.
Kabul edelim izleyen çoğu kimse böyle düşündü.
Taa ki CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in programındaki "fark etmeden belleğe yerleşen ırk ayrımı" konusu gündeme gelinceye dek…
Çocukların bakıcısı sanılan kadın aslında Profesör Kelly'nin eşi ve çocuklarının annesi Güney Koreli Kim Jung-a Kelly imiş…
Başka bir ülkede Uzakdoğulu bir kadın ya çocuk bakıcısıdır, ya da ev işlerine yardımcıdır algısı hiç çaktırmadan kafalara yerleşmiş ve nasıl da herkesi önyargının ağına düşürmüş?
Fas asıllı Fransız Yazar Tahar Ben Jelloun "Kızıma Irkçılığı Anlatıyorum" isimli kitabında şu cümleleriyle özetliyor fark etmeden, sinsice belleğe yerleşen insanlara farklı bakma ve kategorize etme hissinin yanlışlığına kapılmamayı;
"Şunu bilmelisin ki, her insanın yüzü bir mucizedir. Çünkü o eşsizdir. Birbirinin tıpatıp aynı iki yüz asla göremeyeceksin. Güzellik ya da çirkinliğin ne önemi var. Bunlar görece şeyler. Her yüz hayatın sembolüdür. Her hayat saygıyı hak eder. Hiç kimsenin bu saygıyı bir başkasından esirgemeye hakkı yoktur. Herkesin kendi onurunu koruma hakkı vardır. Bir insana saygı göstererek, onun aracılığıyla hayata da saygı göstermiş olursun. Güzel, harika, farklı ve sürpriz dolu her şeyi içinde barındıran hayata. Başkalarına onlara yakışır biçimde davranırsan, kendine duyduğun saygının da tanığı olursun."
Amerikalı Profesör Robert Kelly, BBC'ye evindeki çalışma odasından Skype ile bağlanmış tüm ciddiyetiyle konuşmasını yaparken birden kapı açıldı ve iki tane çocuk içeriye daldı…
Belli ki bu en şekerinden canlı yayın kazasının başrolü iki afacan Kelly'nin çocuklarıydı.
Çocukların göz önünden kaybolarak babalarının yayınını bastığını fark eden genç ve Uzakdoğulu olduğu anlaşılan bir kadınsa panikle gelerek çocukları odadan çıkarttı.
Bu kadın kimdi?
Tüm dünya kadının çocukların bakıcısı olduğunu düşündü. Time, New York Times ve daha nice yabancı medya devleri manşetlerinde "Bakıcı şimdi kovulacak" gibi içeriklere yer verdi.
Ben de ilk izlediğim zaman kadının bakıcı olduğunu düşündüm.
Kabul edelim izleyen çoğu kimse böyle düşündü.
Taa ki CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in programındaki "fark etmeden belleğe yerleşen ırk ayrımı" konusu gündeme gelinceye dek…
Çocukların bakıcısı sanılan kadın aslında Profesör Kelly'nin eşi ve çocuklarının annesi Güney Koreli Kim Jung-a Kelly imiş…
Başka bir ülkede Uzakdoğulu bir kadın ya çocuk bakıcısıdır, ya da ev işlerine yardımcıdır algısı hiç çaktırmadan kafalara yerleşmiş ve nasıl da herkesi önyargının ağına düşürmüş?
Fas asıllı Fransız Yazar Tahar Ben Jelloun "Kızıma Irkçılığı Anlatıyorum" isimli kitabında şu cümleleriyle özetliyor fark etmeden, sinsice belleğe yerleşen insanlara farklı bakma ve kategorize etme hissinin yanlışlığına kapılmamayı;
"Şunu bilmelisin ki, her insanın yüzü bir mucizedir. Çünkü o eşsizdir. Birbirinin tıpatıp aynı iki yüz asla göremeyeceksin. Güzellik ya da çirkinliğin ne önemi var. Bunlar görece şeyler. Her yüz hayatın sembolüdür. Her hayat saygıyı hak eder. Hiç kimsenin bu saygıyı bir başkasından esirgemeye hakkı yoktur. Herkesin kendi onurunu koruma hakkı vardır. Bir insana saygı göstererek, onun aracılığıyla hayata da saygı göstermiş olursun. Güzel, harika, farklı ve sürpriz dolu her şeyi içinde barındıran hayata. Başkalarına onlara yakışır biçimde davranırsan, kendine duyduğun saygının da tanığı olursun."