Ödemiş Emniyet Müdürü Ramazan Çankaya Özel Röportajı
Herkesin polisi kendi vicdanıdır fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır
M. Kemal Atatürk
Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra gerek Osmanlı başkentinde ve gerekse illerde iç güvenlik hizmetlerinin eskisiyle kıyaslanmayacak ölçüde gelişmesine rağmen, güvenlik hizmetlerinin birçok makam ve kişilere bağlı olarak yürütülmesi uygulaması sürmüştür.
Örgütlenme açısından ve uygulamadaki bu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla 10 Nisan 1845`de İstanbul`da "POLİS" adıyla bir teşkilat kurulmuştur. Yeni kurulan polis teşkilatının görevleri yine aynı tarihte yayınlanan Polis Nizamnamesinde belirtilmiş ve bu durum yabancı elçiliklere de bir yazıyla duyurulmuştur.
"Polis" adıyla ilk kez kurulan teşkilata ve yabancı elçiliklere de duyurulan 17 maddelik Polis Nizamnamesi ile getirilen yeniliklere rağmen karışıklıklar tümüyle ortadan kaldırılamamış, Başkentte polis hizmeti Yeniçeri Ağası yerine geçen Serasker, İhtisap Ağası ve Polis adını taşıyan bir teşkilat tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Taşrada polis hizmeti ise, sipahiler ve İstanbul`da olduğu gibi memleketin birçok illerinde kurulan Asakir-i Mansure Alaylarına verilmiştir.
1846 yılında yayımlanan bir genelge ile polis hizmetlerinin serasker tarafından yönetilmesinin askerlerin asıl görevlerini aksattığı belirtilerek yalnızca polis hizmetlerini yürütmek üzere ve seraskerlikten bağımsız olarak "Zaptiye Müdürlüğü, Zaptiye Müdür Yardımcılığı" ve polisle ilgili yasaları hazırlamak için, "Zaptiye Meclisi" kurulmuştur. Bu Tevhidi Zabıta Dönemi 1879 yılına kadar devam etmiştir. Bu yılda Zaptiye Müşiriyeti kaldırılmış ve yerine görevi sadece polis işlerini kapsayan Zaptiye Nezareti kurulmuş, Polis ve Jandarma bir daha birleşmemek üzere ayrılmışlardır.
1876 yılında Tanzimat ve Islahat hareketleri çerçevesinde Avrupa`daki örneklere göre bir polis teşkilatı kurulmasına birinci meşrutiyetin ilanından sonra oluşan hükümet programında yer verilmiş ve 1879 da Zaptiye Nezareti kurulmuştur.
Başlangıçta İstanbul ve çevresinde teşkilatlanarak güvenlik işlerini yürüten zaptiye nezareti daha sonra ülke çapında kuruluşları bu nezaret tarafından tek merkezden yönetilmiştir. Bugünkü Emniyet Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini yürütmüş olan Zaptiye Nezareti 1909 da kaldırılmıştır.
1908 yılında II nci Meşrutiyetin ilanı üzerine Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmıştır. 22 Temmuz 1909 yılında çıkarılan "İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun" ile 31 Mart ayından sonra artık yaşaması imkânsız olan Zaptiye Nezareti kaldırılmış, yerine Dâhiliye Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli "Emniyet Umumiye Müdürlüğü" ve İstanbul Vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kurulmuştur.
Emniyeti Umumiye Müdüriyeti, 1913 yılına kadar polis işlerini 1907 de çıkarılan polis nizamnamesi hükümlerine göre yürütmüş ve hükümleri İstanbul dâhil tüm ülke sathında uygulanmıştır.
Polis teşkilatının kuruluşundan kısaca bahsettikten sonra Polis nedir? Görevleri nelerdir? Konularına da değinmek istiyorum.
Polis; kamu düzenini ve vatandaşın canı, malı ve temel hak ve özgürlüklerini korumakla görevli, yasa uygulayıcı bir çeşit kamu görevlisidir. Polis, kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak için yetkilerini kullanır. Huzur ve güvenliği sağlamakla yükümlüdür.
Kanuni, geleneksel ve demokratik görevleri vardır.
Temel kanuni göreviyse huzuru sağlamak, toplumsal olayları önlemek, yürütme gücüne destek vermek, adli vakaların çözümüne yardımcı olmaktır.
Polisin görevleri şu başlıklarda sıralanabilir:
- Yedi gün yirmidört saat boyunca kesintisiz asayişi sağlamak
- Toplumu suçtan ve suçludan korumak
- Çocukların ve gençlerin suça yönelmesini engelleyecek çalışmalar yapmak
- Suç unsuru sayılabilecek eylemleri belirlemek, bu eylemleri gerçekleştirenleri gerekli bilgileri kullanarak yakalamak ve güvenli bir şekilde yargılamasının yapılması için yargı birimlerine götürmek.
- Kurum içi ortak hareket etme fonksiyonunu sağlamak.
Kamu düzeni ahlak, esenlik, güvenlik ve sağlık unsurlarıyla sağlanır. Polis, bu unsurları korumakla görevlidir.
Emniyet güçlerimizin yani polis teşkilatımızın çalışmalarını, görevlerini öğrenmek ilk ağızdan duymak adına, teşkilatın kuruluşunun 172. Yılında Ödemiş Emniyet Müdürü Ramazan Çankaya'yı, Cephe Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Özlem Yamantürk ile birlikte ziyaret ettik. Çankaya'dan çalışmalar ve genel asayişle alakalı bilgiler aldık.
Emniyet müdürümüzün mütevazı kişiliği, samimi tavrı ve kutsal görevinin farkındalığı bizleri mutlu etti. bu mutluluk içerisinde sorularımızı kendine yönelttik.
Verimli geçen sohbet ortamının ardından sorularımızı cevaplayan Çankaya'nın röportajını, 3 bölüm halinde 'Yöremin Sesi' adlı köşemden sizlerle paylaşacağım.
1.Bölüm
Adnan Saygılıer: Sayın Müdürüm bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ramazan Çankaya: Adnan Bey Konya Seydişehir doğumluyum. Polis kolejini kazandıktan sonra Seydişehir'den ayrıldım. Afyon ve Adana Polis Kolejinin ardından, Ankara Polis Akademisinde eğitimimi tamamladım. 1993 yılında Mersin de ilk görevime başladım. Daha sonra Siirt, Adana, Şırnak, Batman ve Bitlis'te görev yaptım. Buraya gelmeden önceki son görev yerim Bitlis Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüydü. Daha sonra 2015 Eylül ayında da Ödemiş'e Emniyet Müdürü olarak göreve başladım.
Adnan Saygılıer: Sayın Müdürüm Ödemiş'in genel asayiş durumuyla alakalı olarak bilgi verir misiniz?
Ramazan Çankaya: Adnan Bey Ödemiş Ege Bölegesi'nin en sakin ve güvenli ilçelerinden bir tanesi. Bizim tek amacımız insanların bu güvenine katkı sağlayabilmek. Vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak. Suça maruz kalmalarına ve suç işlemelerine engel olabilmek. Bu konuda istihbarat birimimiz titizlikle çalışıyor. Asayiş devriye ekiplerimizde sürekli olarak uygulamada yapıyor.
Oluşan suçlarda şahısların ve olayın tespiti, şahısların yakalanması ve adli mercilere sevk edilmesi polisin temel görevleri arasında yer alır. Bunu genel devriyeler ve motorize ekiplerle yapmaya çalışıyoruz.
Tabikii bu noktada en büyük destekçimiz halk. Halk artık 155 ihbar hattını aramaktan korkmuyor. Bundan önceki yıllarda gelen ortalama ihbar sayısı 20 binlerdeyken, benim burada olduğum süre içerisinde bu sayı 65 bine kadar yükseldi. Bu hepimizin ortak başarısı. Halk artık hiçbir şeyden kokmamalı. Bu demek oluyor ki halkımız kendi asayişine ve polisine sahip çıkıyor.
Devamı yarın…