SON DAKİKA

BİR DÜNYA ACININ ADI: CEYLİN



Merhaba sevgili okurlar,

İçimizin yandığı şu günlerde başka bir konuda yazmak mümkün değildi. Bir Ödemişli’yi, bir çocuğumuzu, bir kızımızı kaybettik. Ve onunla birlikte daha neler kaybettiğimizi de belki ilk defa fark ettik.

Ceylin. Adı gibi kendi de güzel bir kız. 10 yaşında. İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar yaşıyla iki elli bir cani tarafından katledilen bir kız. Anne hasreti çekerken bir anne tarafından masalı başlamadan bitirilen kız. Tüm Türkiye’nin yüreğinde her eve gözyaşının, her yüreğe acının düşmesine sebep olan, koca bir dünya acının adı olan kızımız Ceylin. 500 tl karşılığında canı alınan, canı, gülüşü, gözlerindeki ışığı, kalbindeki sevgisi, çocukluğu alınan kızımız. İşin tüm özeti bu işte: 500 tl = Ceylin’in canı. Biz böyle yanmışken ailesi nasıl yandı onu düşünmek imkansız. Bizim içimiz böylesine sızlarken ailesi nasıl katlandı bu acıya bilinmez.

İnsan canına, kendi canına fiyat biçilebilen bir dünyada yaşadığımız gerçeğini hepimize hatırlattı o kız. Giderken evlat acısının bir evi, bir ilçeyi, bir ülkeyi nasıl darmaduman ettiğini gösterdi ve hepimize çok şey öğretti, çok şey nasihat etti. Neler mi dedi bize Ceylin: “Çocuklarınıza sahip çıkın dedi. Utanma git teyzen, amcan öpsün demekten vazgeçin. Dolmuşta hadi amcanın, teyzenin kucağına otur demekten vazgeçin. Ben çarşıya gidiyorum gelinceye kadar komşuda bekle demekten vazgeçin. Ellerim bulaşık tuvaletini teyzen, dayın yaptırsın demekten vazgeçin. Bak teyze çikolata veriyor alsana demekten vazgeçin. İşim çok git komşunun çocuğuyla oyna demekten vazgeçin. Dizim başlıyor git parkta oyna hadi biraz demekten vazgeçin. Bizim burada olmaz öyle şeyler demekten vazgeçin. Vazgeçin ki ölmeyelim. İzin vermeyin sizsiz bir yere gitmemize. Mezarlıklarda çocuk isimleri yazmasın artık. Yıllarımız, doğacak çocuklarımız, hayaller kuracağımız gelinliklerimiz, üzüntülerimiz, sevinçlerimiz, hayallerimiz bizde kalsın. İşte tüm bunlar için ayırmayın bizi gözünüzün önünden. Söz konusu biz isek anneler, kendinizden başkasına güvenmeyin” dedi.

Tüm bunları canımızı yakarak öğretti bize Ceylin. Onun bir sandık dolusu hayalleri varken ona bunu reva gören vicdansızlar o sandığa onun küçücük bedenini sığdırdılar. Aslında bir sandığa sığdırabildiklerini düşündüler. Oysa aksine bir sandık dolusu, bir dünya dolusu gül kokusuyla, hayır duasıyla gitti Ceylin. Gittiği yerde 4 yaşındaki Irmak, 5 yaşındaki Eylül, 6 yaşındaki Enes, 12 yaşındaki Halil ve daha niceleri var. Belki oradakileri geri getiremeyiz

fakat daha fazla çocuğumuzu kaybetmekten kurtarabiliriz. Ama Ceylin’in bize öğrettiklerine kulak verelim. Çocuklarımıza sahip çıkalım. Bir de güzel gülüşüyle hatırlayacağımız o kızımızı unutmayalım.

Hiç yorum yok