Az Çizgi Çok Mesaj
Merhaba sevgili Cephe okurları,
Sanatçının ya da sanatçı adaylarının amacı dil oluşturmak olmalı bana göre... Kendini halkla iç içe görmeli, doğal olmalı, içten olmalı, kibirli bakmamalı... Ben(liğin)i, toplumu yansıtmalı, aydınlatmalı...
Tarzın nedir? diye sorduklarında, resimlerime bir de siz bakın diyorum? Yaklaşıp göz attıklarında 'çok samimi ama basit' diyorlar, uzaklaşıp adım atarkenki geri dönüşlerinde ise "Hayır zormuş" sözlerini duyuyorum onlardan... Ardından diyorlar ki "Hem bizden hem de değil... Emeksiz başarılamayan lakin umut edildiğinde taşların yerine oturduğu bir tarzınız var." Bu beni mutlu ediyor. Gözlem çizeriyim, her an elime kâğıt kalem alıp oturur çiziveririm. Karşımda yemek yiyen, dans eden, spor yapan, otobüs bekleyenler olabilir ve ben onları resmederim.
Âşık olduğumda ilk yaptığım iştir çizmek. Tutkulu bir şekilde dokunurum tuvale… Her fırça darbesinde yaşarım hislerimi... Canım yandığında da otururum tabureye, uzun uzun bakarım şövaleye... Acıyı nasıl hissettirebilirim diye... Bakıldığında hislerin ressamı olduğumda söylenebilir. Mesela koklarım çizdiklerimi, her içime çekişimde oynatırım kalemi ki güçlü ve gerçekçi olsun. Güruh kesimler hoşlanmaz pek bundan. Olabildiğince doğal yaşarım hayatı. Korkmadan, sonunu görmeden, hata yapa yapa... Tam da bu noktada resim biçimime atfederim kişiliğimi. Korkusuzca çizerim, hata yapacağımı bilir öyle resmederim.
Örneğin boya dökülebilir kağıdıma, elimi kesebilir tuvalin zımbası ya da taşırabilirim çerçevelerin içini... Olsun sanat korkmadan güzel.
Kuralsızlıktır resim... Öyle olmasaydı onlarca akım neden meydana gelsin ki... Benim ve bana benzeten insanların yaptıkları buydu ve adı gözlem çizimi/(kentsel çizim) oldu. Şimdi biz dünyanın her yerine dağılmış aynı amaç uğruna toplanmış ressamlarız. Şimdi bir yerlerde George-Londra Kalesini, Hea-Junk-N Seul Kulesini, İrina-Aziz Vasil Kilisesini ve bende Ayasofya müzesini çiziyorum.
Hepimizin tek amacı var 'Az Çiz Çok Mesaj'…
Melis Çamlıoğlu
Hiç yorum yok