Gelecek Çabuk Geliyor
"Eskiden” diye söze başladığımızda, kastedilen 20-25 sene öncesine dair hatırladıklarımızdır. Gençler de bugünleri ileride geçmiş olarak hatırlayacak…
Gençler, yaşı ileri olanlardan/yaşlılardan daha uzun yaşayacaklar bu dünyada. Öyleyse; ülke için, kent için yeni bir şeylere karar verilecekse, onların yaşlılardan daha fazla söyleyecek sözleri olmalı. Gençler deyince 18- 35 yaş arası işgücünü kastediyorum. Gençlerin beklentileri kuşak farkı denilerek küçümsenemez/ ihmal edilemez, ertelenemez. Her dönem bir kuşak farkı barındırır.
Bugün itibarıyla, dünyada 2,5 milyarı aşkın kişi cep telefonu ya da bilgisayarlar üzerinden internete bağlanıyor. Bu kadar insan interneti sadece mesajlaşma olarak kullanmıyor olsa gerek. Çoğunlukla kimler ileri teknolojiyi kullanıyor; gençler elbette. 'Y Kuşağı' diye adlandırılan, yani İngilizce 'WHY', “niçin-neden” sorusunu yönelttiği için Y harfi ile adlandırılan yeni gençlik farklı. Eskiden böyle bir gençlik yoktu (!) Çağı algılayıp yorumlayışları, gelecek beklentileri, hatta istemleri de farklılaşan gençlere, yaşlı kuşakları da kıyıya itelemeden sorumluluk yüklemeliyiz.
Yeni kuşak gençler bir 'Gezi Parkı' eylemi başlattı. Gezi parkı hükümete darbe filan değildi, bir grup gencin kent ile yaşam tarzlarıyla ilgili talebi vardı, anlaşılamadı. Olay farklı katılımlarla 'Gezi Parkı' eylemlerine dönüştü. Sonuç; hükümetin yenilmezlik zırhı bozuldu. Gezi olaylarına katılan gençlerin mesajını kabaca; “Türkiye'de farklılıklara ve beklentilere saygı duyulması ve sahip çıkılması; devletin bireyler için neyin en iyi olduğunu bildiğine inanan dayatmacı yaklaşımını değiştirmesi” olarak anlamak mümkündür.
Türkiye'nin yeni bir büyüme modeline ihtiyacı var. Son seçimlere bir de bu pencereden bakılmalı… En çok kullanılan, en kolay sömürülen, en hafife alınan gençler işsizlikten kıvranıyor. Aslında, her beş gençten birisi işsiz, ikisi de giderlerini karşılayamayacak gelir düzeyine sahip. Gençler, Türkiye'deki siyaset ortalamasından fersah fersah daha ileri bir gelecek beklentisi içinde.
Genç neslin ekran önünde sadece zaman öldürdüğü iddiaları kolaya kaçmaktır. Yeni seslerin, farklı bilgilerin ülkeye tek seslilikten ya da az seslilikten daha yararlı olduğu ortadadır. Seçimlerden istediğiniz mesajı çıkarabilirsiniz, ama temel mesaj değişmiyor; 'gelecek kurgulanırken, gençler işin içinde olacak'. Doğa kanunu da bunu söylüyor. 20-25 sene sonra bugünler de eskiden olacak…
Gençler, yaşı ileri olanlardan/yaşlılardan daha uzun yaşayacaklar bu dünyada. Öyleyse; ülke için, kent için yeni bir şeylere karar verilecekse, onların yaşlılardan daha fazla söyleyecek sözleri olmalı. Gençler deyince 18- 35 yaş arası işgücünü kastediyorum. Gençlerin beklentileri kuşak farkı denilerek küçümsenemez/ ihmal edilemez, ertelenemez. Her dönem bir kuşak farkı barındırır.
Bugün itibarıyla, dünyada 2,5 milyarı aşkın kişi cep telefonu ya da bilgisayarlar üzerinden internete bağlanıyor. Bu kadar insan interneti sadece mesajlaşma olarak kullanmıyor olsa gerek. Çoğunlukla kimler ileri teknolojiyi kullanıyor; gençler elbette. 'Y Kuşağı' diye adlandırılan, yani İngilizce 'WHY', “niçin-neden” sorusunu yönelttiği için Y harfi ile adlandırılan yeni gençlik farklı. Eskiden böyle bir gençlik yoktu (!) Çağı algılayıp yorumlayışları, gelecek beklentileri, hatta istemleri de farklılaşan gençlere, yaşlı kuşakları da kıyıya itelemeden sorumluluk yüklemeliyiz.
Yeni kuşak gençler bir 'Gezi Parkı' eylemi başlattı. Gezi parkı hükümete darbe filan değildi, bir grup gencin kent ile yaşam tarzlarıyla ilgili talebi vardı, anlaşılamadı. Olay farklı katılımlarla 'Gezi Parkı' eylemlerine dönüştü. Sonuç; hükümetin yenilmezlik zırhı bozuldu. Gezi olaylarına katılan gençlerin mesajını kabaca; “Türkiye'de farklılıklara ve beklentilere saygı duyulması ve sahip çıkılması; devletin bireyler için neyin en iyi olduğunu bildiğine inanan dayatmacı yaklaşımını değiştirmesi” olarak anlamak mümkündür.
Türkiye'nin yeni bir büyüme modeline ihtiyacı var. Son seçimlere bir de bu pencereden bakılmalı… En çok kullanılan, en kolay sömürülen, en hafife alınan gençler işsizlikten kıvranıyor. Aslında, her beş gençten birisi işsiz, ikisi de giderlerini karşılayamayacak gelir düzeyine sahip. Gençler, Türkiye'deki siyaset ortalamasından fersah fersah daha ileri bir gelecek beklentisi içinde.
Genç neslin ekran önünde sadece zaman öldürdüğü iddiaları kolaya kaçmaktır. Yeni seslerin, farklı bilgilerin ülkeye tek seslilikten ya da az seslilikten daha yararlı olduğu ortadadır. Seçimlerden istediğiniz mesajı çıkarabilirsiniz, ama temel mesaj değişmiyor; 'gelecek kurgulanırken, gençler işin içinde olacak'. Doğa kanunu da bunu söylüyor. 20-25 sene sonra bugünler de eskiden olacak…