Hayrettin Sönmez'i Ebedi Aleme Uğurladık
Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden hergün açarmış kanayan rengiyle;
Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayâl ettiren ahengiyle.
Ölüm asude bahar ülkesidir birinde
Gönlü her yerde, bir buhurdan gibi yıllarca tüter,
Ve serin serviler altında kalan kabrinde.
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
Kardeşim Hayrettin Sönmez’i genç yaşında ani bir kalp krizi sonucu kaybettik. Çocukluğu, gençliği bizim çarşıda geçti. (Mithatpaşa Caddesi) Babası rahmetli Hafız Ağabey (Nazım Sönmez) çok itibar ettiğim saygın bir insandı. Hayrettin ve kardeşi Coşkun; zaman zaman Keskinel Lokantası’nın karşısındaki yazıhaneye gelirler, öğrencilik yıllarında babalarının, amcası Güngör Sönmez’in yanında hayatı öğrenirlerdi. Hayrettin uzun yıllar nakliyecililik ve baba mesleği tüccarlık yaptı. Mevsimlere göre, patates, karpuz gibi mahsulleri tarlada üreticiden alır, yurdun dört bir yanına gönderirlerdi. Mübalâğa etmiyorum, Hayrettin’in, ülkemizin 81 vilâyetinde tanıdıkları, dostları vardır. Kırk kralla barışık bir mizaca sahipti. Zaten onun için yazımın başına Üstad Yahya Kemal’in Rindlerin Ölümü şiirini aldım.
Son yıllarda besicilik ve sera çiçekçiliği yapıyordu. Kendini çok iyi yetiştirmiş, kültürlü bir kardeşimizdi. Ödemiş Ticaret Borsası Yönetiminde olduğu için, sık sık Ankara’da seminerlere katılır ve ben ondan, Türkiye iş aleminin nabzını dinlerdim.
Son dönemler hayatının en mutlu günlerini yaşıyordu. İki çocuğu da (Evrim – Nazım) iyi eğitim almışlar, daha da güzeli (kız evlât sahipleri beni daha iyi anlayacaklardır) Hanımefendi, mütevazı kızı Evrim çok güzel bir evlilikle, beyefendi bir kişiliği olan, Gazetemiz Cephe’nin İmtiyaz Sahibi Ali Tutku Kaytaran ile evliliğini takiben Ödemiş’e yerleşmişler, anne ve babalarına da kendi mutluluklarını yaşatıyorlardı. Ta ki; 4 Mart Cuma gününe dek.
Ben Yerel Güç’te yazdığım (her gün çıkıyordu, şimdi haftada bir çıkıyor ve halâ orada da yazıyorum.) günlerde rahmetli Hayrettin kardeşim, kızı Evrim’e Rıfat Amca’na ulaş, Cephe için demiş, bana da bu güzel insanları ve güler yüzlü Cephe çalışanını, evlâtlarımı tanımama nasip oldu ileri yaşımda. Elim erdikçe, aklım yettikçe Cephe’de yazacak ve onlara babalığı artık ben yapacağım. Kederli eşine, evlâtlarına, Sönmez ve Bezmez Ailelerine, Ticaret Borsa’sı mensuplarına, dost ve arkadaşlarına sabırlar diliyorum.
Mekânın Cennet olsun Kardeşim, Nurlar içinde yat.
Not: Bir Taziye daha: Cumartesi öğleyin Hayrettin’i toprağa verdikten sonra, Erdinç Adalıoğlu ağabeyimizin vefat haberi geldi. İkindi namazı sonrası onu da ebedi yolculuğuna uğurladık. Saygıdeğer eşi Ülkü Hanımefendi oğlum Mümtaz’ın yetişmesinde büyük emeği olan İlkokul Öğretmeni idi. Erdinç Ağabey pozitif kişiliği olan eski futbolcu, emekli öğretmen ve uzun yıllar Ödemiş’te basın camiasında hizmetler etmişti. Allah’tan Rahmet diliyor, kederli eşine ve evlâtlarına, kardeşlerine, eğitim camiasına, çok olduğuna inandığım dost ve sevenlerine sabrı cemil niyaz ediyorum.
Yeniden hergün açarmış kanayan rengiyle;
Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayâl ettiren ahengiyle.
Ölüm asude bahar ülkesidir birinde
Gönlü her yerde, bir buhurdan gibi yıllarca tüter,
Ve serin serviler altında kalan kabrinde.
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
Kardeşim Hayrettin Sönmez’i genç yaşında ani bir kalp krizi sonucu kaybettik. Çocukluğu, gençliği bizim çarşıda geçti. (Mithatpaşa Caddesi) Babası rahmetli Hafız Ağabey (Nazım Sönmez) çok itibar ettiğim saygın bir insandı. Hayrettin ve kardeşi Coşkun; zaman zaman Keskinel Lokantası’nın karşısındaki yazıhaneye gelirler, öğrencilik yıllarında babalarının, amcası Güngör Sönmez’in yanında hayatı öğrenirlerdi. Hayrettin uzun yıllar nakliyecililik ve baba mesleği tüccarlık yaptı. Mevsimlere göre, patates, karpuz gibi mahsulleri tarlada üreticiden alır, yurdun dört bir yanına gönderirlerdi. Mübalâğa etmiyorum, Hayrettin’in, ülkemizin 81 vilâyetinde tanıdıkları, dostları vardır. Kırk kralla barışık bir mizaca sahipti. Zaten onun için yazımın başına Üstad Yahya Kemal’in Rindlerin Ölümü şiirini aldım.
Son yıllarda besicilik ve sera çiçekçiliği yapıyordu. Kendini çok iyi yetiştirmiş, kültürlü bir kardeşimizdi. Ödemiş Ticaret Borsası Yönetiminde olduğu için, sık sık Ankara’da seminerlere katılır ve ben ondan, Türkiye iş aleminin nabzını dinlerdim.
Son dönemler hayatının en mutlu günlerini yaşıyordu. İki çocuğu da (Evrim – Nazım) iyi eğitim almışlar, daha da güzeli (kız evlât sahipleri beni daha iyi anlayacaklardır) Hanımefendi, mütevazı kızı Evrim çok güzel bir evlilikle, beyefendi bir kişiliği olan, Gazetemiz Cephe’nin İmtiyaz Sahibi Ali Tutku Kaytaran ile evliliğini takiben Ödemiş’e yerleşmişler, anne ve babalarına da kendi mutluluklarını yaşatıyorlardı. Ta ki; 4 Mart Cuma gününe dek.
Ben Yerel Güç’te yazdığım (her gün çıkıyordu, şimdi haftada bir çıkıyor ve halâ orada da yazıyorum.) günlerde rahmetli Hayrettin kardeşim, kızı Evrim’e Rıfat Amca’na ulaş, Cephe için demiş, bana da bu güzel insanları ve güler yüzlü Cephe çalışanını, evlâtlarımı tanımama nasip oldu ileri yaşımda. Elim erdikçe, aklım yettikçe Cephe’de yazacak ve onlara babalığı artık ben yapacağım. Kederli eşine, evlâtlarına, Sönmez ve Bezmez Ailelerine, Ticaret Borsa’sı mensuplarına, dost ve arkadaşlarına sabırlar diliyorum.
Mekânın Cennet olsun Kardeşim, Nurlar içinde yat.
Not: Bir Taziye daha: Cumartesi öğleyin Hayrettin’i toprağa verdikten sonra, Erdinç Adalıoğlu ağabeyimizin vefat haberi geldi. İkindi namazı sonrası onu da ebedi yolculuğuna uğurladık. Saygıdeğer eşi Ülkü Hanımefendi oğlum Mümtaz’ın yetişmesinde büyük emeği olan İlkokul Öğretmeni idi. Erdinç Ağabey pozitif kişiliği olan eski futbolcu, emekli öğretmen ve uzun yıllar Ödemiş’te basın camiasında hizmetler etmişti. Allah’tan Rahmet diliyor, kederli eşine ve evlâtlarına, kardeşlerine, eğitim camiasına, çok olduğuna inandığım dost ve sevenlerine sabrı cemil niyaz ediyorum.