SON DAKİKA

Küçük Menderes Havzası Organik Tarımın Gözdesi


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından İzmir’de; organik üretim paydaşlarının bir araya geldiği bir toplantı düzenlendi. Organik tarımın sorunlarının tartışıldığı toplantıda Türkiye’de organik tarımın geleceği ile ilgili yol haritası oluşturulmasına ilişkin çalışmalarda da bulunuldu.


İki gün süren toplantıya Bakanlık temsilcilerinin yanı sıra organik tarım üreticileri, Kontrol sertifikasyon kuruluşlarının temsilcileri, üniversitelerden temsilciler ve firma temsilcilerinin de dahil olduğu birçok paydaş katıldı.


Toplantının açılışında konuşan İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanı Sebahat Güllüoğlu, tarımsal üretimde ana hedefin verim ve üretim artışı olduğunu, ancak son yıllarda insan ve doğa arasındaki dengeyi ön planda tutarak, doğal kaynakları koruyarak ve sürdürülebilirlik sağlayarak üretim yapmanın önem kazandığını belirtti. Güllüoğlu; “Sağlıklı beslenmenin temelinde güvenilebilir gıdaların tüketilmesi yatmaktadır. Bakanlık olarak ekolojik dengenin korunarak tarımsal sürdürülebilirliğin sağlanması, ve tüketiciye kaliteli güvenilir ürünlerin sunulması öncelikli hedeflerimiz arasında bulunmaktadır. Bu amaca yönelik olarak, ülkemizde organik ürünlerin üretimi ve yaygınlaştırılması ve geliştirilmesine yönelik faaliyetlere önem vermekteyiz. Tarım ülkemizde birçok bölgede, organik üretim şartlarında yapılmasına rağmen kontrol ve sertifikasyon sistemine dahil olmadığı için, organik ürün olarak pazarlanamamaktadır. Ülkemiz toprak ve su gibi doğal kaynakların henüz kirlenmemiş olması ve uygun ekoloji ile organik tarım açısından avantajlı bir konumdadır.”dedi.

Türkiye’de 1980’li yıllarda başlayan organik tarımın son yıllarda hızla gelişme gösterdiğini vurgulayan Güllüoğlu şu açıklamalarda bulundu;"Organik tarım faaliyetleri, kanuna uygun olarak hazırlanan, Organik Tarımın Esaslarının Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik çerçevesinde yürütülmektedir. Bu kapsamda ürün çeşitliliği ve verimin artırılması, izlenebilirliğin sağlanması, kalite standartlarının AB standartları seviyesine ulaştırılması ve etkin denetim mekanizmasının kurulması, teşvik ve desteklerin devam etmesi, pazarlamada yeni yaklaşımların getirilmesine ilişkin politikalar yürütülmektedir. Tarımsal üretim içerisinde organik tarım faaliyetlerinin artırılması, çevre koruma ve kırsal kalkınma politikaları, turizm ve sağlık sektörü ve entegrasyonunun sağlanması da hedeflenmektedir."

"Organik tarımın ülke genelinde geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için sistemde yer alan tüm unsurların belirli bir mantıksal çerçeve ve plan dahilinde koordine edilmesi gerekmektedir."

"Başlangıçta, 1985 yılında sadece 8 ürüne yapılan organik üretim günümüzde 197 ürün çeşidine ulaşmıştır. Fındık, ceviz, antepfıstığı, kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, baklagiller, tıbbi ve aromatik bitkiler, pamuk, zeytin, üzümsü meyveler ile yaş meyve ve sebzelerin organik tarım metotları uygulanarak üretimi yapılmaktadır. İşlenmiş ürünlerde çeşitli meyve suları ve konsantreleri, dondurulmuş meyve ve sebzelerle zeytinyağı başı çekmektedir. Ayrıca son yıllarda organik tarımsal üretimde de hayvansal üretimde de gelişme gösterilmeye başlanmış olup et, süt, peynir, yumurta gibi hayvansal ürünler olarak piyasada yerini almaya başlamıştır."

"Ülkemizde organik tarım, 2015 yılı verileriyle 69.967 üretici tarafından 515.260 hektar alanda yapılmaktadır. Bu alanın 29.199 hektar lık bölümü doğadan toplama alanı olup 486.069 hektar alanda yetiştiricilik yapılmaktadır. Ülkemizde 2015 yılı verilerine göre 8234 adedi tamamen organik süreçte olmak üzere toplam 8867 adet büyükbaş, 36.863 adedi tamamen organik süreçte toplam 42.896 adet küçükbaş 952.610 adedi tamamen organik süreçte toplan 981.006 adet kanatlı varlığı ve 38.296 adedi tamamen organik süreçte olmak üzere toplam 70.976 adet kovan varlığına ulaşılmıştır."

“Türkiye’de toplam tarımsal alan içerisinde organik tarım yapılan alan, 2015 verilerine göre %2 seviyelerinde bir paya sahip bulunmaktadır. Ayrıca dünya ve özellikle Avrupa’da yaygınlaşan organik ürün tüketimindeki artıştan ülkemizin iyi bir pazar payı elde edebilme fırsatı bulunmaktadır. Bakanlık olarak temel hedefimiz organik ürünlerin üretim tüketim ve pazar payını artırmaktır.’’

"Bakanlığımız tarafından düzenlenen, organik üretim paydaşlarının bir arada bulunduğu bu toplantıda organik tarımın sorunlarının tartışılarak, çözüm önerilerinin değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik yol haritası oluşturulmasına ilişkin çalışmalar yapılacaktır. Organik tarım sektörüne katkı sağlayacağına inandığım bu toplantıya katılımlarınızdan dolayı teşekkür eder, bu kapsamda yapılacak çalışmaların sektöre hayırlı uğurlu olmasını diliyorum."


İzmir İl Müdürü Ahmet Güldal ise açılışta yaptığı konuşmada, Organik tarımın İzmir için anlamının büyük olduğunu, dolayısıyla bu toplantının İzmir’de yapılmasından dolayı memnuniyet duyduğunu belirtti. Organik tarımda İzmir için Küçük Menderes Havzası gerek ürün çeşitliliği gerekse toprak verimliliği bakımından büyük önem teşkil ediyor.


“Organik tarım bir vizyon işi bir misyon işi, gönülden takip edilmesi ve hedef konarak yapılması gereken bir faaliyet, zor bir icraattır. Hele üreticiler için biraz daha zor. Geçiş süreci, Pazar dönemi, Belgelendirme, İzleme bunlar hepsi hem bilgi hem teknik hem maddi fedakarlık gerektirir. Bakanlığımız da, Daire Başkanlığı kurulduğundan bugüne bu faaliyetleri ciddi manada maddi manevi desteklemektedir.”diyen Güldal; sertifikasyon kuruluşlarının sayısında artış olmasına rağmen, Türkiye’de organik tarımın yaygınlaştırılmasında, üretici sayısı noktasında ve kamuoyunda hak ettiği yeri bulamadığını da ifade ederek bu eksikliğin giderilmesi gerektiğinin altını çizdi.


Güldal ayrıca; “Organik tarım faaliyetleri yapılırken ilgili kişilerce, köyler, beldeler, ilçeler kısmen bilgilendiriliyor. Ama ülkesel boyutta baktığımızda bunun yeterli olmadığını görüyoruz. İşin doğrusu ekonomik refah düzeyinin bir miktar artması, insanların yediğine içtiğine daha çok dikkat eder hale gelmesi, iyi tarım uygulamaları, organik tarım uygulamaları, kontrollü ürün yetiştiriciliği noktalarında hassasiyeti ve beklentiyi artırmaktadır. Organik tarım ürünleri, bu üretimlerin bu ürünlerin zirvesinde belgelenmiş, güvenilir olması gereken ürünlerdir. Tüketicilerimizin birçoğu kaliteli sağlıklı organik ürünler tüketmek için bir arayış içerisindedir. Aradaki koordinasyonu sağlamak üzere burada bulunan bulunmayan organik tarımla ilgili olan her türlü kamu ve özel teşebbüslerinin bu konuya yeni bir bakış açısı getirmesi gerekiyor.’’ifadesinde bulundu.


Güldal; “Sertifikasyon kuruluşlarının bu konuda fedakarlık yapması gerekiyor. Tarım teşkilatlarımızın buna ilgi göstermesi lazım. Bu işin ticaretini yapan, organik tarım ürünlerinin yurtiçi yurtdışı ticaretini yapan kişi ve kuruluşların da el ele vermesiyle organik ürün miktarımızı çok kısa zamanda çok yüksek seviyelere getirebiliriz.”diyerek sertifika alamadığı için değerinin altında satılan organik ürünlerin olduğunu da söyledi.

İzmir Sanayicisi ve İhracatçısı Güvenilirdir


Türkiye’nin tarımsal ihracatının %13,5 inin İzmir’den gerçekleştiğini hatırlatan Güldal, bu rakamın yaklaşık 2,5 milyar dolar olduğunu söyledi. Üretilen her türlü kontrollü ve organik ürünün, İzmir’den yurtdışına Avrupa’ya dünyaya satılmasına hiçbir mani bulunmadığının altını çizen Güldal, “Bizim İhracatçılar Birliği’mizde, Ticaret Borsa’mızda bu konuda çok ehildir. Tecrübeleri çok fazladır. Bu sebeple hangi ilde olursa olsun yeter ki elinizde belgelenmiş sertifikalandırılmış organik ürünler olsun. İzmir sanayicisi ihracatçısı bunu satabilecektir.”dedi.


Başbakan Binali Yıldırım’ın Milli Tarım Projesi Organik Tarımı da Kalkındıracak


Organik tarımda yeniden popüler bir dönemin başlaması dileyen Güldal, “Milli Tarım Projesi’nin uygulanmasıyla beraber yeni bir heyecan yeni bir aksiyonun geldiği şu günlerde, önümüzdeki yıldan itibaren organik tarım da Milli Tarım Projesi içerisindeki yeniden aktif bir rol üstlenmeli. Üreticilerimizde, bu işle uğraşan insanlarda yeni bir heyecanın öne çıkması lazım. Organik tarımın Milli ekonomimize, üretici ekonomisine yansıması için ne yapmamız gerekiyorsa yapmalıyız.”diyerek Küçük Menderes Havzası’ndaki çiftçiye de yeni iş fırsatlarının her an doğabileceği sinyalini verdi.