Ödemişli Mağazacıların Günü Kutlu Olsun
Bugün 12 Aralık Mağazacılar Günü. Mağazacılık, perakende sektörünün can damarı olarak kabul ediliyor. Çünkü sektörün müşteriyle kurduğu insani ilişkilerin merkezinde mağazalar var.
Ödemiş’teki perakende sektörü ise son zamanlarda birbiri ardına kapanan mağazalarla birlikte büyük bir durgunluk yaşıyor. Oysaki 60 yıldır Ödemiş’in merkezinde ayakta kalmayı başarmış bir züccaciye mağazası var. Kristal Züccaciye. Baba Şevket Şenkal’ın oğlu Ahmet Şenkal ile birlikte işlettiği bu mağaza, 1956’dan beri nitelikli bir mağazacılık örneği sergiliyor.
Mağazacılar Günü’nde işletme sahibi Ahmet Şenkal bizlere mağazasının kapılarını açtı. Dostane yaklaşımı ve misafirperverliği ile zaten en başta bir mağazacı nasıl olmalıdır sorusunun cevabı gibiydi Şenkal.
“Bir mağaza işletirken büyük firmaların yaptığı PR çalışmalarının aynısı gibi bizde de halkla ilişkilerin kuvvetli olması gerek.” diyor Şenkal. “Modayı ve piyasayı düzenli takip etmek, müşteriye yenilik ve kaliteli hizmet sunmak, onlara her zaman güler yüzlü davranmak, mağazacılıkta dürüst tezgahtarlık yapabilmek önemli.” diye ekleyen Şenkal’ın belirttiği bir başka detay ise mağazaların fiyat politikasına uygun duruş sergilemesi.
“Ekmek Artık Aslanın Midesinde”
“Artık klasik müşteri yok, fiyat politikası bu sebeple iyi ayarlanmalı, müşteriye yüksek kaliteyi düşük fiyata satarak piyasa diliyle sürümden kazanmak en doğrusu.” diyen Şenkal’a mağazacılık yapmanın kendi işinin sahibi olmanın avantajlarını da sorduk. “Açılış kapanış saatimi kendim belirliyorum, iş konusundaki bütün yenilikleri ve yatırımları kendime yapıyorum. Bu iş hayat pratiğimi arttırarak benim hayata bakış açımı her geçen gün yeniliyor. İnsan ilişkileri üzerine kurulu bir iş yapmak benim hayatta verdiğim kararlara olumlu yansıyor. “ diyen Şenkal mağazacılığın dezavantajlarını ise şöyle özetledi; “Mağazacılıkta memur gibi belirli bir hafta sonu tatili diye bir şey yok. Aksine mağazalar hafta sonları daha da tempolu çalışmayı gerektiriyor. Rakibim de çok. Rekabet kaliteyi beraberinde getirmesine rağmen kişiye fazladan yükler getiriyor. Düzenli bir vergi ödemesi yapmak zorundayız. Ekmek artık aslanın midesinde. Kalifiye insan yetiştirmek de çok zor. Bu sebeple iyi bir eleman da olmayınca herhangi bir ekstrem durumda mağaza kapanıyor. Bu da olumsuz yansıyor tabi.”
“Mağazacılıkta İlk 10 Yıl Kendini İspat Dönemi”
Altıncı kez on yılı deviren bu züccaciye mağazasında öğrendiğimiz en önemli şeylerden biri de mağazacılığın ilk on yılının kendini ispat dönemi olması. Ahmet Şenkal bunu şöyle yorumluyor; “İlk on yıl mağazacılıkta kendini ispatlarsın, bizler buna emekleme dönemi deriz. Bu yıllar piyasaya kendini kabul ettirmek için çabalanması gereken yıllardır.”
Yaşanan ekonomik darboğazın mağazacılığa etkilerini de konuştuğumuz Şenkal, 15 Temmuzda yaşanan hain darbe girişiminin ardından piyasaların sarsıldığını da belirtti. Kredi seçenekleri mağazacılar için çoğalsa da geri ödeyecek gücü toparlayamazsak yarar sağlamamız olanaksız değerlendirmesinde bulunan Şenkal doların geldiği son noktadan, büyük AVM’lere karşı küçük esnafın direniş çabalarından, ortak bir entegrasyon olmadığı için aile şirketlerinin gün geçtikçe küçülüp kapanıp gidişinden de bahsetti.
“Her türlü olumlu ve olumsuz ekonomik konjonktürü yaşadık. Dolardan uzaklaşılmalı ve Türk lirasına önem verilmeli. İnsanların yastık altı birikimleri ve rant ekonomisine çalışmak mağazacılık sektörünün sağlığını etkiliyor. Bakın mesela benim temsil ettiğim ürünler ekonomik sıkıntıların yoğun olduğu günlerde lüks ve gereksiz tüketime giriyor. Bu bizi zorluyor. Yine de dünyaya bir kez daha gelsem ticaret yapardım. Bu benim kişilik gelişimimden tutun da toplumdaki statüme kadar çok şeyi etkiliyor.” diyen Şenkal son olarak Ödemişli mağazacıların gününü kutlayarak şunları da ifade etti; “Ödemişli mağazacı arkadaşlara tavsiyem ekonomide belirsiz durumun ortadan kalkacağı güne kadar sabırlı ve tasarruflu davranmaları. İnşallah hep birlikte daha güzel günlere varacağız. Türkiye’miz için her şey çok iyi olsun dilerim.”