Geçmişten Günümüze…
Hemen hemen hepimiz, büyük annelerimizden duyarız "biz eskiden çamaşırlarımızı ya dere kenarlarında ya da meydanlardaki çeşme kenarlarında külle yıkardık" diye. Sonraki zamanlarda ise evlerde teneke leğenlerde, daha sonra plastik renkli leğenlerde…
İçinde hiç bir kimyasal barındırmayan küllü suyla yıkanan çamaşırlar tertemiz olurmuş. Ne yumuşatıcı ne de çamaşır kokuları kuruyan çamaşırlar lavantalarla katlanıp giyilirmiş. O zamanlarda yaşamak daha bir güzelmiş daha doğal, saf bir temizlik. Hormonsuz gübresiz yetiştirilen sebze ve meyvelerin tadının da birbirine benzemediğini çoğu zaman bir serzeniş gibi duyarız eskilerden. İnsanların daha az hastalandığı, daha güçlü bedenlerin olduğu, yaş ortalamasının 85, 90'larda olduğu zamanlarda hayat ne kadar da yaşanır bir dönemdeymiş.
Şöyle bir düşünmeden yapamıyorum oysaki teknoloji ne kadar da gelişti. Yaşam daha kolayken nasıl oluyor da biz eski zamanın her şeyini bu kadar çok özlüyoruz. İnsanlar kimyasal ürünlerle tanışmadan önce kanser, Alzheimer, kalp hastalıkları gibi birçok ölümcül hastalıklar bu kadar yaygın mıydı? Eminim çoğumuzun cevabı aynıdır. Bu yeni nesil ürünlerin hayatımıza girmesiyle vücudumuzda tanısı konulan birçok ölümcül hastalığın hayatımıza girmesi arasında sıkı bir ilişki olduğu aşikârdır. Tabi ki küllerle çamaşır yıkayalım demiyorum elbette ki temizleyici kullanacağız. Ama mümkün olduğu kadar bitkisel bileşenli deterjanları kullanmaya özen gösterelim. Birçok deri hastalığı mantar, egzama, gibi hastalıklar da bu aktif kimyasallardan dolayı artış göstermekte.
Geçen gün bir olaya daha şahit oldum sizlerle onu da paylaşmak isterim. Bir lokantanın bulaşık bölümünde çalışan arkadaşımın ellerinde egzama vardı. İş yeri sahibi aldığı bitkisel deterjanları dükkânında kullanmaya başladığından beri hiçbir tıbbi ilaç kullanmadan arkadaşımın egzaması geçti. Bizzat biz arkadaşları olarak bu olaya şahit olduk. Bu örneklere bundan sonraki zamanlarda da daha fazla rastlayacağımız görünen bir gerçektir. Çünkü artık bilinçli birer tüketici olmaya başladık. Bu olay beni ve toplumun büyük kesimini de fazlasıyla sevindiriyor.
Birçok çözünmesi gereken adli olayda DNA testinin önemini hepimiz biliriz. Aydınlatılması gereken birçok olay insan saç telinden alınan örnekle çözülebilmekte. Eğer insan yaşamıyorsa yıllar sonra bile mezarı açılıp saç örneği alınabiliyor. Toprak bile saçı ve tırnağı yok edemiyorken günümüzdeki birçok çamaşır suyu dakikalar içinde yok ediyor. Bunu gördüğümde çok şaşırmıştım. Evet, sizlerde evinizde deneyebilirsiniz, bir bardak çamaşır suyuna kestiğiniz tırnağınızı ve saçınızı atıp 15-20 dakika bekleyin yok olduğunu göreceksiniz. Saça ve tırnağa bunu yapabilen kimyasalların bedenimize neler yapabileceğini siz düşünün. Düşünün ki hayatınıza bu doğrultuda yön verin.
MUTLULUK ve SAĞLIKLA KALIN….
çiğdem sönmez
İçinde hiç bir kimyasal barındırmayan küllü suyla yıkanan çamaşırlar tertemiz olurmuş. Ne yumuşatıcı ne de çamaşır kokuları kuruyan çamaşırlar lavantalarla katlanıp giyilirmiş. O zamanlarda yaşamak daha bir güzelmiş daha doğal, saf bir temizlik. Hormonsuz gübresiz yetiştirilen sebze ve meyvelerin tadının da birbirine benzemediğini çoğu zaman bir serzeniş gibi duyarız eskilerden. İnsanların daha az hastalandığı, daha güçlü bedenlerin olduğu, yaş ortalamasının 85, 90'larda olduğu zamanlarda hayat ne kadar da yaşanır bir dönemdeymiş.
Şöyle bir düşünmeden yapamıyorum oysaki teknoloji ne kadar da gelişti. Yaşam daha kolayken nasıl oluyor da biz eski zamanın her şeyini bu kadar çok özlüyoruz. İnsanlar kimyasal ürünlerle tanışmadan önce kanser, Alzheimer, kalp hastalıkları gibi birçok ölümcül hastalıklar bu kadar yaygın mıydı? Eminim çoğumuzun cevabı aynıdır. Bu yeni nesil ürünlerin hayatımıza girmesiyle vücudumuzda tanısı konulan birçok ölümcül hastalığın hayatımıza girmesi arasında sıkı bir ilişki olduğu aşikârdır. Tabi ki küllerle çamaşır yıkayalım demiyorum elbette ki temizleyici kullanacağız. Ama mümkün olduğu kadar bitkisel bileşenli deterjanları kullanmaya özen gösterelim. Birçok deri hastalığı mantar, egzama, gibi hastalıklar da bu aktif kimyasallardan dolayı artış göstermekte.
Geçen gün bir olaya daha şahit oldum sizlerle onu da paylaşmak isterim. Bir lokantanın bulaşık bölümünde çalışan arkadaşımın ellerinde egzama vardı. İş yeri sahibi aldığı bitkisel deterjanları dükkânında kullanmaya başladığından beri hiçbir tıbbi ilaç kullanmadan arkadaşımın egzaması geçti. Bizzat biz arkadaşları olarak bu olaya şahit olduk. Bu örneklere bundan sonraki zamanlarda da daha fazla rastlayacağımız görünen bir gerçektir. Çünkü artık bilinçli birer tüketici olmaya başladık. Bu olay beni ve toplumun büyük kesimini de fazlasıyla sevindiriyor.
Birçok çözünmesi gereken adli olayda DNA testinin önemini hepimiz biliriz. Aydınlatılması gereken birçok olay insan saç telinden alınan örnekle çözülebilmekte. Eğer insan yaşamıyorsa yıllar sonra bile mezarı açılıp saç örneği alınabiliyor. Toprak bile saçı ve tırnağı yok edemiyorken günümüzdeki birçok çamaşır suyu dakikalar içinde yok ediyor. Bunu gördüğümde çok şaşırmıştım. Evet, sizlerde evinizde deneyebilirsiniz, bir bardak çamaşır suyuna kestiğiniz tırnağınızı ve saçınızı atıp 15-20 dakika bekleyin yok olduğunu göreceksiniz. Saça ve tırnağa bunu yapabilen kimyasalların bedenimize neler yapabileceğini siz düşünün. Düşünün ki hayatınıza bu doğrultuda yön verin.
MUTLULUK ve SAĞLIKLA KALIN….
çiğdem sönmez