SON DAKİKA

Seçmen Davranışı ve Merkez Sağ

Seçmen davranışlarını ve Türkiye seçimlerini analiz eden pek çok sosyolojik ve siyasal bilimler araştırması var elbet. Hemen hepsi seçmenlerin önemli bir bölümünün siyasi tercihlerini, benimsemiş oldukları ideolojiye veya dünya görüşüne göre yapmakta oldukları noktasında birleşiyor. Kabaca, sağ seçmen sağda gördüğü partiye, sol seçmen solda gördüğü partiye oy veriyor.

Çok partili yaşama geçtiğimiz 1950 yılından bu yana Türkiye siyasetine hâkim olan bu genel eğilimden büyük bir sapma olmadı; sağda ve solda merkez partiler isimleri değişse de, siyasi rekabetsizlik içinde yollarına devam ettiler. İlk kez 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, ANAP ve DYP olarak siyaset sahnesinde iki büyük merkez sağ parti yer aldı.

1983 seçimlerine giremeyen DYP, merkez sağın lideri olabilmek için iktidar partisi ANAP ile seçim yarışına girdi, geleneksel sağ seçmenin oyları iki parti arasında bölüşüldü.

1994 ekonomik krizi sağda yeni bir odak olarak Refah Partisi’nin sivrilmesine yol açtı, 2001 krizi de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başarısında etkili oldu. Böylece sağ seçmen için yeni bir seçenek ortaya çıktı.

2002 genel seçimleri siyaset sahnesinde en az 1980 darbesi kadar güçlü etkiler yaratarak, Türkiye’de sağ siyaset anlayışının tümüyle değişmesi ile sonuçlanmıştır. Merkez sağ partiler siyaset sahnesinden neredeyse tümüyle silinmiş, yeni kurulan bir sağ-parti olarak AKP, seçim sisteminin özelliği sayesinde meclis çoğunluğuna sahip iktidar partisi konumuna gelmiştir.

2002 yılında yapılan genel seçimlerde çok az bir oyla barajı aşamayan DYP ve %5,13 gibi bir oy alan ANAP, 2007 seçimlerine birleşerek gireceklerken, bir gecede birliktelik bozulmuş ve seçimlerden sonra her iki parti dağılmıştır.

Bu gelişmeler sağ seçmen için siyasi rekabetin yok olma noktasına gelmesine neden oldu. 2011 Haziran seçimleri, AKP’yi merkez sağda alternatifsiz bırakmıştır.

Merkez sağ doğrultusunda oy kullanan muhafazakâr ve milliyetçi seçmen, başka seçenek olmadığı için AKP’nin tekelinde kalmaya devam ediyor. 1980 darbesi sonrası siyasi sistemimize giren yüzde 10’luk seçim barajı da bu konuda etkin rol oynamıştır.

Siyasetten umudunu kesen, ‘sorunları siyaset çözemeyecek’ diye düşünen merkez sağ seçmenler, seçim dönemi dışında çoğalıyor, ama seçimlere doğru herkes köklerine yakın bir partiye doğru yöneliyor.

AKP, kuruluş sürecinde ve bugün de esas olarak bir sağ koalisyon partisidir… Demokrat Parti’den başlayan, AP ve DYP ile devam eden merkez sağ oluşum, artık AKP tarafından temsil sınırlarını çoktan aşmıştır. En az %15-20 oy potansiyeline sahip bir merkez sağ gelenek siyaset sahnesine çıkmalıdır.

AKP’nin tek başına iktidarı önündeki engelin HDP’nin barajı geçmesine bağlı olması Türkiye demokrasisi için bir ayıptır.

Eğer merkez sağ seçmen, kendi geleneğini ortaya koyan yeni bir partide birleşmezse, AKP’nin 1 Kasım’da yine tek başına iktidar olmaması durumunda; bir yıl içinde yeni bir seçime hazırlanmak kimseye sürpriz olmasın.