Peynirin Tadı Mı Kaçıyor?
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı düzenlemeyle 1 Ocak 2016’da yürürlüğe giren yeni Peynir Tebliği ile getirilen en temel uygulama; peynirlerin açıkta ve gıda ambalajına uygun olmayan poşet, plastik ve strafor kutular içinde satılamayacak olması. Ayrıca peynirler özellikle pazarlarda ve fuarlarda 10 dereceden daha düşük koşullarda korunacak, taşınacak ve sergilenecek. Yani, yılbaşından itibaren peynir, etiketli ambalajlarla buzdolabı koşullarında satılacak.
Ambalaj Sanayicileri Derneği Peynir Tebliği’nden memnun görünüyor. Hükümet ise bu uygulamayı, vatandaşların sağlıklı gıda tüketimi ve ülke ekonomisini hiçe sayan kayıt dışı üretimin önüne geçmek için önemli bir adım olarak değerlendiriyor.
Peynir Tebliği ile uygulamaya geçecek diğer düzenlemeler arasında; peynirlerde aroma vericiler kullanılmaması, beyaz peynirde tuz oranının yüzde 35 ile yüzde 61 oranında azaltılması ve kaşar peynirin en az 120 gün olgunlaştırıldıktan sonra ‘eski kaşar’ olarak satılması da bulunuyor.
Bizim insanımız genellikle peyniri tadarak satın alır. Peynir; yumuşak, hoş, hafif tuzlu bir tattan, keskin, yakıcı bir ağız tadına kadar giden özellikleri ile hafif, aromatik, yumuşak bir kokudan daha kuvvetli bir kokuya kadar farklı özellikler gösterebilir. Bazı peynirler sezonluktur. Yaz sezonu ayrı, kış sezonu ayrıdır. Bazı peynir türleri ise büyük hacimli olarak vitrine konarak istenildiği kadar satın alınır. Peynirin kalitesi küçük bir dilim tadarak anlaşılır.
Avrupa Birliği’ne uyum yasa değişiklikleri çerçevesinde çıkarılan Tebliğ, Küçükmenderes Havzası ekonomisini de etkileyecek gibi görünüyor. Önemli bir hayvancılık ve süt merkezi haline gelen Ödemiş’te mandıracılar ve süt ürünleri imalatçıları, hatta köylüler her tür peyniri paketlemekle kalmayıp, etiketlendirecekler.
Peynir ürünlerine üretimden satışına kadar standart getirilmesi elbette önemli. Dikkat edilmesi gereken husus, peynirin poşete girmesi değil, üretim ve tüketim sürecindeki titizliği olmalıdır.
Meslek odaları; peynire ambalaj zorunluluğunun maliyetlere yansıtılarak, peynir fiyatlarını artıracağı ve tüketicinin büyük marketlere yönelerek, geleneksel satış yapan küçük esnafa haksızlık yapılacağı konusunda eleştirilerini dile getirdiler. Her gıda ürününün sadece paketlerde satılabilmesinin mümkün olmadığını ve bu dayatmanın yerine satış yapılan yerlerin gerekli hijyen standartlarına uygun olup olmadığına bakılmasının çok daha önemli olduğunu vurguladılar.
Evlerde, köylerde üretilen salça, tereyağı, zeytin, kuru incir, bal ve reçel gibi pazarda satılan birçok gıda maddesi pakete ve etikete giremiyor. Bir zamanlar ekmeğin de poşete girdiğini, ama uygulanamadığını hatırlatmakta yarar var.
Tepkilerden kısa bir sure sonra, Gıda Bakanlığı`ndan peynirin poşete girmesi konusunda rahatlatan bir açıklama geldi. Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada; uygulamanın yumuşatılarak, peynirlerin Tebliğ’de öngörülen sıcaklık, muhafaza ve nakliye gibi teknik ve hijyenik şartların sağlanması durumunda, her yerde satışa sunulabileceği belirtildi.
Ülke çapında önemli bir yöresel peynir olan Ödemiş tulum peyniri ambalaja kurban edilmemeli. Yöremiz; hayvancılık ve süt ürünlerinde bir ivme yakalamışken, mandıracılık hızını kesmemeli.
Tüketicilere önerimiz; elbette öncelikle ambalajlı ve etiketli ürünleri almaları olacaktır. Ama, ambalajlı süt ürünleri konusunda büyük marketler ve yabancı şirketler pek mahir. Bu tebliğ ile onların markalarının pazar payları artacak gibi görünüyor.
Bekleyip, göreceğiz, uygulama masa başında çıkarılan Tebliğe uygun gelişecek mi?