SON DAKİKA

Terör ve Paranın İzini Sürmek

Dünyada yeni bir ekonomik sistem kuruluyor. 1700’lü yıllarda başlayan Sanayileşme Çağı yerini ‘Bilgi ve Teknoloji Çağı’na bırakıyor. Amerika’nın keşfiyle Avrupa’ya akan altın ve gümüşler, sanayi devrimi sürecini tetiklemiş ve sanayileşen ülkeler Osmanlı Devleti’nin önüne geçmişti.

Günümüzde küresel kapitalizmin geldiği evrede, çetin bir uluslararası rekabet hüküm sürüyor. Dünya çapında bir sorun haline dönüşen kara para, uluslararası terör/şiddet koşullarıyla başa çıkmayı zorlaştırıyor. Hem sanayi çağı, hem de bilişim çağının ortak yönü savaş ekonomisinden beslenen, paradan para kazanan silah tüccarları oldu.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde kargaşa ve karmaşa düzeninin devamını isteyen para sahipleri ve bu sermayeleri yönetenlerin yönlendirdiği medya ile askeri veya sivil ordular, ülkeler boyutunda kargaşanın fitilini ateşleyip, çatışma alanlarındaki müşterilerden gelen silah siparişlerini bekliyorlar. Global kapitalizm savaş ekonomisinden hoşnuttur.

İyimser tahminler yılda 7 buçuk ile 8 milyon adet hafif silah üretildiği yönünde. Kara paralarla ödenen silah bedelleri silah üreten ülkelerin bütçelerine katkı sağlıyor...

Dünyadaki ilk 100 silah üreticisi şirketin 76’sı Amerikan/Batı Avrupalı, 10 tanesi Japon ve 5’i İsrailli. Silah ticaretinde en yüksek kazancı, silah üreticisi şirketler ve komisyoncular elde ediyor.

Terörün ve iç savaşların finansal kaynakları dünya çapında 1.5 trilyon doları kontrol eden kara para ve suç ekonomisinden besleniyor. Uyuşturucu, kaçakçılık ve silah ticaretinin yanı sıra, yandaş vakıflardan ve kurdukları şirketlerin gelirlerinden finansman sağlıyorlar. Hafif silahlar ve aksesuarları ile savaş mühimmatının yasal olmayan yollardan temin edilmesinin boyutunun en az 8 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Gerek ABD, gerekse Avrupalı şirketlere Ortadoğu’daki çatışma alanlarındaki müşterilerden gelen silah siparişleri elbette yasal yollardan verilmiyor. Irak ve Suriye`de nakit akışının önünü açıldı ve bankacılık sistemi yok oldu. Bu son derece sıkıntılı bir durumdur.

Suç karşılığı elde edilen paranın nereye gideceği belli olmaz.

Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Raporlarında petrol üreticisi ülkelerin cari işlemler fazlalarının önümüzdeki beş̧ yıl içinde yıllık ortalama yarım trilyon dolar civarında olduğu ortaya konulmaktadır. Yani bu ülkelerin gelirleriyle giderleri arasında 500 milyar dolar fazla oluşuyor. Bu paraların bir kısmı nerelerde kullanılıyor?

Finansal bir holding gibi yapılanan ve para trafiğinin izlerini kaybettirmek isteyen örgütler bunun için ‘vergi cennetleri’ olarak bilinen ülkeleri kullanıyor. Ticari operasyonlarını Lüksemburg’da kurulmuş paravan bir şirket kanalıyla gerçekleştiren PKK’nın Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Malta ve İsviçre’deki gizli banka hesaplarında yaklaşık 500 milyon dolar nakit parası olduğu tahmin ediliyor.

Bu aşamadan sonra yorum yapmak için, mali analizci olmaya gerek yok. Ülkelerin demokrasileri de; ekonomik modellerini yansıtıyor.

Terör örgütlerinin uyuşturucu, kaçakçılık, haraç ve silah ticaretinden elde ettiği kara paranın izi sürüldüğünde kötü kokuların kaynağının nerede aranması gerektiği ortaya çıkacaktır.

Köprüden önce son çıkışa geldiğimize göre artık arkamıza yaslanalım ve ülkemizin durumuna siyasi kamplaşma penceresi yerine, dünya çapında silah ticareti ve terör finansmanı penceresinden bakalım.

Savaş çığırtkanlarının ve terör muktedirlerinin gücünün kaynağını anlamak için paranın izini sürmek gerekir.