SON DAKİKA

Aşka Aşık Olmak


Merhaba Sevgili Okuyucular;

Aşkın ve acının kadınından bahsetmek istiyorum bugün sizlere…

Onun sebepsiz sahiplenişini, imkânsızı isteyişini, güçsüzce sevişini, fakat güçlü çizimlerini çoğumuz biliriz. Dikkat çekici yaşam tarzı, mücadelelerle dolu hayatı bizlere biraz olsun umut verir, nitelikte olur umarım.

Meksikalı ressam Frida Kahlo saplantılı derecede âşık bir kadındı. Şu dönemde takıntı  her ne kadar mağlubiyet kavramıyla özdeşleşse de kendi yüzüne bakarak çizdiği birbirinden değişik kadın ve erkek tiplemeleri esasen kendisinin ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır.

Kahlo'nun 'iki büyük kaza geçirdim bunlardan biri tramvay diğeride sendin Diego' söylemi aslında hayatının nasıl sancılı, zor fakat tutkulu geçirdiğinin kanıtı…

Çocukluğundan beri geleneksel kıyafetlere olan ilgisi, onu değişik kültüre araştırma merakına itmiş fakat kendi geleneklerinden vazgeçmemesine olanak sağlamıştır. İlk aşkını tramvay kazasından sonra ondan uzaklaşması onda acının ilk emarelerini göstermiş ve hayatı ciddiye alacak sebepleri olmuştu.

Zira bu kaza onu resme itmiş ve çarpışma anını resmetmişti. Sanırım rota bu senelerde çizilmiş olmalı ki bundan sonraki dönemde sürekli aşkını ve acılarını resmetti… En büyük darbeyi Diego'dan aldığını tüm fırça darbesinde, tuvalde ve fırçada dile getiriyordu sanki. Resmettiği her Frida acı çeken bir kadındı. Sadakat siz bir eşten beklediği içtenlik, sağlık problemlerinin de artması nedeniyle onu yalnızlığa itmişti. Fakat köşeye çekilip acılarının ardına sığınmak yerine kendisiyle yüzleşti.
Kaçmadı, savaştı, resimleri biyografisi oldu.

O yaşaması imkânsız iken yürüdü, yatağa bağımlı bir bedende özgürlüğe koştu.  Ki âşık oldu. Kendisinden tam 20 yaş büyük bir adama Herkes onları Fil ile güvercine benzetirdi. Bağımlı olduğu yatakta elinden fırçayı hiç düşürmedi. Resimde ne biçim kaygısı vardı ne de akım.

İlk kişisel sergisinde asla yataktan çıkmaması gerekiyordu.Çare yatağın sergi salonuna getirilmesinde bulundu.Tüm trajedilerini hikayeye dönüştürebilen bir kadındı o…

Sanat bu değil miydi? Yaşanılanı aktarmak, acıyla başa çıkmak, mutluluğa kanatlanmak sevilene saygı duymak ve bunu ona kanıtlamak…

Tüm dünyaya seslenmek, eserlerini sağlamlaştırmak.

Aşka âşık olmak… Sanatla kendini anlatmak… Hikâyeni biyografin yapmak…
Hoşçakalın…



Hiç yorum yok