GELECEĞİ TASARLAMAK
Geleceği tasarlamak ile geleceği bilmek arasında çok büyük fark olduğunu düşünebilirsiniz. Geleceği tasarlarken kendinize bir vizyon oluşturur ve gelecekte neyi nasıl yapacağınıza önceden karar verirsiniz. Bir nevi plan yaparsınız. Mesela, yarın sabah belirli bir saatte işyerinde olacağınıza karar verirseniz geleceği tasarlamış olursunuz. Tasarladığınız saatte orada olursanız eğer o zaman da geleceği bilmiş olursunuz. İşin özü kendi iradenizle geleceği tasarlayınca geleceği şimdiden görürsünüz.
Yaptığınız planların süresi uzadıkça planlarınıza etki eden değişkenler nedeniyle planlarınız gerçekleşemeyebiliyor. Aynı durum ile meteorolojide de mutlaka karşılaşmışsınızdır. Kısa vadeli tahminleri bilme şansı her zaman uzun vadeli tahminlerden daha yüksektir. O nedenle uzun vadeli tahminleri gerçekleştirmek için kısa vadeli planlardan yararlanmak ve uzun vadeli planları kendi içerisinde kısa parçalara bölerek tahmin edilemeyen ya da öngörülemeyen değişkenler ışığında planları yeniden revize etmek gerekir.
Şimdi bu açıklamaları neden yaptığıma değinmek istiyorum. Demek istediğim şu ki, bizler denizdeki kumlar gibiyiz ve geleceğe etki etme potansiyelimiz çok düşüktür. Ancak geleceğe etki etme veya geleceğe yön verme potansiyeli çok daha yüksek kişiler ile kurum ve kuruluşlar ve hatta devletler bulunmaktadır. Bunlar kısa, orta ve uzun vadeli planlar yaparlar. Bu planlar dâhilinde hepimizin yaşadığı veya yaşayacağı geleceği tasarlarlar. Aslında genel anlamda bizlerin yaşadığı gelecek kendi geleceğimiz değil onların tasarladığı gelecektir. Bizler sadece onların tasarladığı geleceği yaşayan etkisiz elemanlarız. Buna Amerikan Merkez Bankası FED’in faizleri arttırmasından tüm dünya ülkelerinin dolaylı olarak da bizlerin etkilenmesini örnek olarak gösterebiliriz.
Eğer kendi geleceğimizi kendimiz tasarlayamıyorsak, bu durumda daha iyi bir hayat yaşamak için ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak için ne yapmamız gerekir? Benim bu konudaki düşüncem, planlarımızı geleceğe etki eden ve ona yön veren aktörlere paralel olarak tasarlamamız gerektiğidir. Böyle yapacak olursak tasarlanan geleceği bugünden görmüş olur, yatırımlarımızı buna göre yaparsak eğer her zaman kazanma şansı yakalarız.
Günümüzde geleceği tasarlama konusuna verebileceğimiz en iyi örnek: Endüstri 4.0’dır. Yani insansız üretim. Bu tasarımda baş aktör Almanya’dır. İzlediğim birçok videoda ve okuduğum birçok kaynakta kendi oluşturdukları bu vizyona batılı ülkeleri dâhil etme çabası vardır. Kendi vizyonlarına ne kadar çok inanan ve bu vizyonu ne kadar çok destekleyen olursa amaçlarına ulaşmaları o kadar kolay olacaktır. Doğrudan doğruya geleceği görmek pek mümkün görünmüyor olsa da geleceği tasarlamak, ona inanan ne kadar fazla insan olursa, geleceği görmemizi kolaylaştıracaktır.
Birçok insan büyük devletlerin ilişkilerinde günlük politikalarla hareket etmediğini, bunun yerine 40 ya da 50 yıllık gelecek planları yaptıklarını söylerler. Bu söylediklerinde haklıdırlar da, çünkü öngörülemeyen bir gelecek mayın tarlası gibidir. Ummadığınız bir anda patlar ve her şeyi yok eder. Böyle bir riski hiç kimse almak istemez. Özellikle de büyük devletler.
Hepimizin bildiği gibi, 1990’larda gelecek vizyonu en doğru olanlardan birisi de Microsoft’un kurucusu Bill Gates idi. Geleceğe yönelik birçok tahmininin tutması, onun geleceğin tasarımı konusunda çok başarılı olduğunu ya da geleceği tasarlayan bir aktör olduğunu gösterir. Bana göre önümüzdeki 20 yılın gelecek tasarımcısı Elon Musk olacaktır. O nedenle, kendi gelecek tasarımlarınızı yaparken bu hususu göz ardı etmemenizi tavsiye ederim.
Hiç yorum yok