SON DAKİKA

İş Bankası Nasıl Kuruldu ve Saray'ın Gözdesi Bankayla Neden Uğraşıyor?

Geçtiğimiz haftalarda, son zamanların parlayan yıldızı Yiğit Bulut, müthiş bir çıkış yaparak İş Bankası’nın Kamu Bankası haline getirilmesi gibi çok ciddi bir söylemle, Ekonomi dünyasına, tabir yerindeyse bomba gibi düşen lâflar etti. Biz önce Bankanın kuruluşuna tekaddüm eden (öne geçen) günlere gelelim…

Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinin ardından, Anadolu’nun işgali başlar. İslâm Hilâfeti’nin Başşehri İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edilmesi Hintli Müslümanları derinden etkiler. 16.Mart.1920 günü Hindistan’ın Amritsar Şehri büyük bir protestoya şahit olur. İngiliz Başbakanı Lloyd George’a bir muhtıra dahi verirler, zira o yıllarda Hindistan İngiltere’nin sömürgesidir. 16 Mart’tan 4 gün sonra bu defa Bombay Meydanı’nı Müslüman Hint Halkı hınca hınç doldurur. 15 bini aşan kalabalık, Anadolu’da baş gösteren Milli Mücadele’ye destek verilen ateşli konuşmalara şahit olur Bombay Şehri. Mitingin sonunda Hint Hilâfet Cemiyeti kurulur. Muhammed İkbal ve Cinnah gibi önemli şahısların kurucuları arasında olduğu komiteye, Hindistan’ın bağımsızlık kahramanı ve kurucusu Gandhi (Müslüman değildir) de destek verir.

Bu komitenin amacı açıktır: İstanbul’da düşen Hilâfet Bayrağı’nın yeniden dikilmesi. Hintli Müslümanlar (ki; daha sonra Pakistan’ı kuracaklardır) Milli Mücadele’de kullanılmak üzere büyük bir bağış seferberliği düzenlerler. İnsanlar parmaklarındaki yüzüğe kadar bağışlar. Toplamda: 781 bin 570 Türk Lirası karşılığı para toplanır ve Mustafa Kemal’e teslim edilir.

BANKA, ÇİFLİK, BİRA FABRİKASI

İş Bankası’nın kuruluşunda Hintli Müslümanlardan gelen bu para kullanılır. Aslında kuruluş hikâyesi daha uzundur. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın tüm mal varlığı da yeni kurulan bankaya devredilir. Bu bankanın hissedarları arasında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden bu günkü karşılığı Diyanet İşleri ve Vakıflar Müdürlüğü olan Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti’ne (Bakanlık) kadar pek çok tüzel kişilik bulunmaktadır. Tabiidir ki; Kamuoyundaki genel kabul: Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ), hatta çiftlik içindeki bira fabrikasıyla birlikte İş Bankası’nın tamamen bu paralarla kurulduğu yönündedir. Geçenlerde İş Bankası’na el konulacağı söylentisi dolaşıma sokulduğunda, Genel Müdür Ersin Özince şiddetli tepki gösterdi. Şimdilik bu iddia “tetikçi” kelimesi ile yan yana en çok getirilen ve mesleki itibarını devlet adına dayılanmaktan alan bir gazeteci tarafından dillendiriliyor. Ancak bizim tanıdığımız iktidar, bu avın peşini bırakmaz.

HİLÂFET KURULMADI AMA BANKA KURULDU

Süreç ilerledikçe avın lezzetini arttıracak yeni bilgiler de gündeme getirilecek. Bunlardan en büyüğü şüphe yok ki; Bankanın ana parasının hikâyesi. Biz şimdiden yazmış olalım. “Ümmetten aldıklarını, ümmete geri verme” sloganıyla tribünlerde ciddi dalgalanmalar olacağı büyük ihtimal. Hatta sosyal medyada “Kâbe’deki putların devrilmesi” benzetmeleri başladı bile. Atatürk Orman Çiftliği arazisinin de şahane konumu (Ankara’yı bilenler işin mahiyetini daha iyi kavrar) ve bakirliğinin dışında benzer bir manevi hikâyesinin olması, iktidarın gözünde cazibesini katlıyor desek yalan söylemiş olmayız.

İş Bankası tartışmasının devamında gündeme, devri yapılan Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın hisseleri de gelecek büyük ihitmal. Bir bakmışsınız yönetim kurulunda Diyanet İşlerine bir koltuk da düşmüş. Ne de olsa hissedar (Mehmet Görmez’in gözleri aydın) “ Faiz ile Diyanet bir arada nasıl olur?” mevzuu da ayrı mesele. CHP. hisseleri zaten hikâyenin en zayıf yönü, sözünü bile etmiyorlar. Siyasi Partiler, genel merkezlerindeki kantini bile işletemezken banka yönetiminde bulunmaları zaten yıllardır tartışılan bir husus idi CHP. için. Bir doğruyu da ifade edelim sırası gelmişken: İş Bankası hisselerinden CHP. nin kasasına giren bir para yok. Hisselere düşen kâr: Türk Dil Kurumu (TDK) ve Türk Tarih Kurumu (TTK)’na gidiyor. Bankanın 5 kişilik Yönetim Kurulu’nda bildim bileli CHP. 2 üye ile temsil ediliyor. (işin kaymağı yani) Diğer taraftan CHP. hisseleri aldığında tek bir parti idi. Şimdi birileri çıkıp; “Bu hisseler mevcut partiler arasında dağıtılsın, o zaman” diyebilir.

Aslında esas konu daha basit. Para lâzım. Devlet Bankaları dibi görmüş durumda. Bir örnek vermek gerekirse ATV-SABAH Gurubunun Halk Bankasına dönmeyen Bir Milyar kredi borcundan gazetelerin ekonomi sayfalarında uzun zamandır bahsediliyor. Bu arada İş Bankası mevduat itibarı ile en güçlü banka.

Eh. Bank Asya örneği de kapı gibi duruyor. Yalnız bu iş çok gürültü koparır. İş Bankası’nın çoğu yabancı yatırımcılarda olmak üzere halka açık büyük miktarda hisse söz konusu. Yiğit Bulut’un konuyu gündeme getirdiğinin daha ertesi günü İstanbul Borsasında işlem gören İş Bankası’na ait hisse senetleri 500 milyon TL. değer kaybetti.

Başbakan Davutoğlu, Davos, Londra ve New York gibi finans merkezlerinde ülkemize yatırımcı çekmek için yırtınırken Yiğit Bulut’un yaptığı ülkenin ayağına kurşun sıkmak olmuyor mu? Yabancı yatırımcı ürkmez mi? Yatırım için ülkemize gelen olur mu? Son bir yılda Türkiye’den çıkan para tutarı 70 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Yatırım demek iş demek, istihdam demek. Her yıl hayata atılan birbuçuk milyon genç insanımıza iş sahası sağlamak zorundayız. Lütfen bunlara da kafa yoralım. Bir de İş Bankası niye suskun kalıyor anlayamıyorum. Zaten Genel Müdürlerinin çıkışını muhalif birkaç gazete yer verdi. İş Bankası yönetiminin ortalığı ayağa kaldırması gerekmez mi? Gazetelere verilecek tam sayfa ilânlarla ve Televizyon reklâmları ile bu durumu protesto edilmesi gerekmez mi? Koca çınar banka, her devrin adamı olan birinin yersiz çıkışı ile baş edemezse yazıklar olsun. İki murahhas Aza ile temsil edilen CHP. de sus pus, Banka elden gidiyor beyler. Duruma isyanı, itirazı şimdi yapmayacaksınız da ne zaman olacak.

İş Bankası olayını dile getirenler, Atatürk’ün vasiyetinin değiştirilemeyeceğini ya bilmiyorlar, ya da iyice gözlerini karartmışlar.

Saygılarımla.