Mumcu “Uğurlar Olsun” İle Ödemiş’te Anıldı
24 Ocak 1993`de evinin önünde suikasta uğrayan gazeteci-yazar Uğur Mumcu ölümünün 24.yıl dönümünde Ödemiş'te anıldı.
24 Ocak 1993`de evinin önünde suikasta uğrayan gazeteci-yazar Uğur Mumcu ölümünün 24.yıl dönümünde Ödemiş'te anıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından düzenlenen anma programına Ödemiş CHP İlçe Teşkilatı da katılım sağladı. Anma töreninde `Uğurlar O3lsun` türküsü hep bir ağızdan söylenirken, duygu dolu anlar yaşandı
Hükümet Konağı önünde bulunan Atatürk Heykelinin önünde başlayan anma töreni ADD Ödemiş Şubesi Başkanı Gürçay Işık'ın çelenk sunumu ila başladı. Çelenk sunumunun ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın okundu. Daha sonra Necla Kasabalı adlı öğrencinin "Bir günüm vardı adlı şiiri" katılımcılar tarafından büyük alkış topladı.
Anma programında Başkan Gürçay Işık'ın yaptığı basın açıklaması ise şöyle;
"Bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin saygın isimleri olan Gazeteci-Yazar-Hukukçu Uğur Mumcu ve Kurucu Genel Başkanımız Hukukçu Prof. Dr. Muammer Aksoy'un alçakça pusularla katledilişlerinin yıl dönümü olan 24-31 Ocak tarihleri arasını "Adalet ve Demokrasi Haftası" olarak anıyoruz.
Sadece O'nlar mı? Tarih 31 Ocak 1990 Kurucu Genel Başkanımız Hukukçu Prof. Dr. Muammer Aksoy evinin önünde kurşunlanarak, 7 Mart 1990 Gazeteci Çetin Emeç evinin önünde kurşunlanarak, 4 Eylül 1990 Yazar Turan Dursun evinden işine giderken kurşunlanarak, 6 Ekim 1990 İlahıyatçı Doç. Dr. Bahriye Üçok evine gönderilen ve kitap içine yerleştirilen bombayla, 24 Ocak 1993 Gazeteci-Yazar ve Hukukçu Uğur Mumcu arabasına konulan bombayla, 11 Ocak 1995 Yazar Onat Kutlar 1994'te Cafe Marmara'ya konulan bomba sonucu ağır yaralanarak, 21 Ekim 1999 Kültür Bakanı, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı evinin önünde bombalı saldırı sonucu, 24 Ocak 2001 Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan seyir halinde aracına açılan ateş sonucu, 18 Aralık 2002 Tarihçi Dr. Necip Hablemitoğlu evinin önünde silahlı saldırı sonucu katledilmişlerdir.
Kalemler vardır, sömürünün vurgunun, hırsızlığın, talanın zırhıdır, kalemler vardır gençlerin idam kararlarında kırılır atılır. Birde korkusuz kalemler vardır, özgürlüğün ve barışın silahıdır, yılmadan usanmadan, eğilmeden, bükülmeden doğruları yazar canı pahasına olsa da, tıpkı Uğur Mumcu gibi, tıpkı yukarıda saydığımız aydınlarımız gibi.
Mumcu, yolsuzluk ve yoksulluktan arınmış "Tam Bağımsız Türkiye" ideali için halkını aydınlatmaya çalıştı. Ancak, üzerine gittiği şeytan üçgeninin kurbanı oldu. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmeden önce polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı.
Uğur Mumcu'yu katledenler;
Bahriye Üçok'u, Muammer Aksoy'u, Ahmet Taner Kışlalı'yı,Necip Hablemitoğlu'nu, Çetin Emeç'i,Bedrettin Cömert'i,Bedri Karafakioğlu'nu, Cavit Orhan Tütengil'i, Onat Kutlar'ı,Savcı Doğan Öz'ü, Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı, Jand. Gn. Komutanı Org. Eşref Bitlis'i de katledenlerdir.
Temeli bilim ve kültür olan Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik hukuk devleti olmasından, bağımsız olmasından; kadınlarının, emekçilerinin, yurtseverlerinin onurlu ve başları dik olmasından rahatsızlık duyan karanlık güçlerdir onlar.
Işığın getirdiği aydınlıktan, bilgiden ve gerçeklerden korkanlar, aydınlanmanın ışığının kitlelere ulaşmasını engellemek istemişlerdir. Ülkemizde Cumhuriyet'i, demokrasiyi, barışı ve bilimi savunanlar engellenmeye çalışılmıştır, engellenmektedir. Teröre, bölücülüğe, gericiliğe karşı çıkanlar katledilmişler ya da hapse atılmışlardır.
Uğur Mumcu her ne kadar bizlere 70-80'lerden söz etmiş olsa da bilgisi, birikimi ve hiç kuşkusuz araştırmaya dayalı gazetecilik sezgisiyle günümüzde yaşadıklarımızın anahtarını ta o zamandan çevirip, yaşadıklarımızın, hatta yaşayacaklarımızın kapısını açmaktadır bize.
Uğur Mumcu ve katledilen bütün devrim şehitlerimiz Atatürkçü, Cumhuriyetçi, aydınlanmacı, demokrat, antiemperyalist, laik ve bağımsızlık aşığıydı. Laiklik karşıtlarının ve halkın parasını soyanların önünde birer engellerdi. Bu değerli beyinlerin düşüncelerini ve kararlılıklarını yenemeyeceklerini anlayan insan azmanları onları yok etmeyi uygun gördüler. Mustafa Fehmi Kubilay'ı, Bahriye Üçok'u ve nicelerini katledenler, Aziz Nesin'e ölüm fermanı çıkaran, Sivas'ta 37 canımızı diri diri yakan gerici yobazlar ve halk düşmanı çıkarcılar Mumcu'yu tehlikeli görmüşlerdir. Onlarca yıldır katillerinin yakalarına yapışamadık. Cemaat, tarikat müritleri, Atatürk'e ve arkadaşlarına hakaret edenler, hepsi ortada, medyada, sokakta, Mumcu'nun, Üçok'un Kışlalı'nın, Aksoy'un katillerinin kalemşörleri hergün ekranlarda, Onlar korkmaya devam etsinler. Çünkü Muammer Aksoy'lar, Bahriye Üçok'lar, Uğur Mumcu'lar düşünceleriyle, mücadele azimleriyle, kararlılıklarıyla bugün yaşıyor, yarın da yaşayacaklar…
Onlara sahip çıkmak ve anmak laik Türkiye Cumhuriyeti`ne sahip çıkmak demektir. Atatürk devrimlerine ve ilkelerine sıkı sıkı sarıldığımızı kanıtlamak demektir. Çağdaşlık yolundan asla dönmeyeceğimizi, dosta düşmana göstermek demektir. Ne olursa olsun çağdışı düşüncelere geçit tanıyamayacağımızı haykırmak demektir. Cumhuriyeti ve onun temeli Türk Devrimini sindiremeyenlere karşı yürümek demektir. Türkiye üzerinde çirkin emelleri olanların sinsi oyunlarını temelinden bozmak demektir. Bağnazlığa karsı savaşan devrim şehitlerimizin sonsuza dek ölümsüz olduklarını vurgulamak demektir. Cumhuriyetin korunması ve yaşatılması konusunda hiçbir özveriden kaçınmayacağımızı ilan etmek demektir. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü her zaman koruyacağımıza and içtiğimizi duyurmak demektir. Sizleri anmak ve sahip çıkmak gerektiğinde hepimizin birer Kubilay,Mumcu, Üçok, Kışlalı,Dursun, Hablemitoğlu, Okkan olduğunu haykırmak demektir.
Rahat uyuyun devrim ve demokrasi şehitlerimiz sizler inandınız dövüştünüz, inandıklarınız uğruna öldürüldünüz. Bıraktığınız Emanetlerin Sahibi ve Bekçisiyiz."